Türkiye Kamu Sen'den sözleşmeli memura kadro, yardımcı hizmetler sınıfı, 3600 ek gösterge ve vergi dilimi açıklaması

Türkiye Kamu Sen'den sözleşmeli memura kadro, yardımcı hizmetler sınıfı, 3600 ek gösterge ve vergi dilimi açıklaması
Antalya’da Türkiye Kamu-Sen Başkanlar Kurulunda konuşan Türkiye Kamu Sen Genel Başkanı Önder Kahveci, sözleşmeli memura kadro, yardımcı hizmetler sınıfı, 3600 ek gösterge, vergi dilimi ve diğer bir çok özlük hakları konusunda memurların taleplerini dile getirdi.

KAHVECİ: 20 MİLYON VATANDAŞIMIZI İLGİLENDİREN TOPLU SÖZLEŞME BEKLENTİLERİ KARŞILAYAMADI

Hepinizin de yakından takip ettiği gibi memur ve emeklilerimizin 2020 ve 2021 yıllarıyla ilgili mali ve özlük haklarının belirlendiği bir toplu sözleşme süreci yaşadık.Ülkemizde 3 milyon dolayında kamu çalışanı, 2 milyon kadar da memur emeklisi var. Toplu sözleşmeler, aileleriyle birlikte 20 milyona yakın bir kitleyi doğrudan ilgilendiriyor.  Bu nedenle Türkiye gündeminin tamamen memur olması gereken bir dönemde, memurların esamesi bile okunmadı. Bizim yetkili olduğumuz dönemlerde toplu görüşme çadırlarıyla, basın açıklamalarıyla Türkiye çalkalanırdı. Şimdi ise ilk ve son günler dışında basında haber bile olmuyor. Malum-Sen süreci yönetmekte zaten aciz kalıyor. Basiretsizlikleri dağı taşı tutuyor.  Biz, ekonomik ve bilimsel verilere dayanarak taleplerimizi hazırladık. Bildiğiniz gibi yatırım araçlarını, yeniden değerleme oranlarını, vergi artışlarını, artan harcamaları ve enflasyonu da dikkate alarak bir gelecek öngörüsü yaptık.  Memurların kayıplarını belirledik.  Hangi kalemlere, ne kadar zam yapılırsa, bu zararların telafi edileceğini hesapladık. Malum-Sen’in de gerçekçi bir taleple gelmesi durumunda, bir müzakere imkânı olacağını düşündük. Ne var ki, toplu sözleşme görüşmelerinin ilk gününden itibaren havanda su dövülmeye başlandı. Bu sözde yetkili konfederasyon, kendi taleplerinin dahi arkasında durmadı. Toplamda 5 oturum gerçekleştirildi; bunların hiçbirinde, tek bir talep dahi müzakere edilmedi. Zaten nüfusumuzun dörtte birini ilgilendiren bu önemli sürecin, tek bir kişinin iki dudağı arasına terk edilmesi başlı başına bir garabet unsuruydu. Biz, 1 Ağustos’tan itibaren görüşmelerin tek bir yetkili temsilcinin keyfiyetiyle yürütülmesinin doğru olmadığını söyledik. Kamu görevlilerini ilgilendiren hayati konuların dahi masada pazarlığa açılmadığını ifade ettik ve gerekli uyarılarımızı yaptık.  “Toplu sözleşmeler normal seyrinde ilerlemiyor” dedik. Masada sayın Bakana da ifade ettik. Eylem yapıp basınla da paylaştık. Hiç olmazsa, paraya taalluk etmeyen, bütçeye ek yük getirmeyen sözleşmelilere kadro, yardımcı hizmetliler, vergi dilimleri, mülakatın kaldırılması, servis, kreş gibi sorunların çözümü, bir yıl önce söz verilen 3600 ek gösterge gibi konuların netliğe kavuşturulması gerektiğini söyledik.   İşi gücü şov yapmak olan konfederasyon, iki yılda bir kez ayağımıza gelen bu fırsatı da tepti.  Zaten hizmet kolları taleplerinin de bir arada olması, toplu pazarlıkların içinden çıkılamaz bir hal almasına ve karmaşaya yol açıyor. Yetkili konfederasyonun basiretsiz, korkak ve iş bilmez hali, Kanunun aksaklıklarıyla birleşince bundan önce olduğu gibi beşinci toplu sözleşme dönemi de büyük bir fiyasko oldu.  Milyonların umutları, 2021 yılına ertelendi.

KAHVECİ: HAKEM KURULU HÜKÜMETİN NOTERİ GİBİ DAVRANDI

Başından beri tarafsızlığı tartışılan Hakem Kurulu, Hükümetin 2020 için %4+4; 2021 yılı için %3+3 teklifini aynen onaylayarak, daha da tartışmalı hale geldi.  Hakem Kurulu’nda hükümet tarafından atanan üyeler çoğunlukta olduğu için, bu kuruldan Hükümetin teklifi dışında başka bir kararın çıkması mümkün değildi.  Bu karar, 6 ay için en düşük memur maaşına 120 TL, ortalama memur maaşına 160 TL’lik bir artış anlamına geliyor. İşte böyle kifayetsizlerin yürüttüğü, allayıp pulladığı toplu sözleşme süreci, memur ve emeklileri ortada bıraktı.   Bu vebal, Hakem Kurulu kadar, 21 gün boyunca kendi teklifinin dahi arkasında duramayan ve müzakereden kaçan yetkili konfederasyonun boynundadır. Bu devran böyle gitmez.  Memur ve emeklilerimizin geleceği adına, toplu sözleşmeleri katılımcı ve sonuç alıcı bir noktaya taşımak zorundayız. Masada memurların geniş bir şekilde temsil edilmesi ve heyetin çoğunluğuna bağlı bir imza sistemine geçilmesi gerekiyor. İtiraz mekanizmaları da yeniden düzenlenmelidir.  Genel toplu sözleşme ile hizmet kolu toplu sözleşmeleri birbirinden ayrılmalı. Yoksa iş bilmeyen sendikalarla bir yol alınması imkânsız görünüyor. Elbette toplu sözleşme çok önemli ama sendikacılık da toplu sözleşmeden ibaret değil.  Biz, her şekilde mücadelemizi sürdüreceğiz.  Gündemimizin ilk sırasında, kırmızı çizgimiz olan memurluk güvencesinin korunması, geçici personel, vekil, sözleşmeli, idari hizmet sözleşmeli gibi istihdam biçimlerinin kaldırılması bulunuyor. Bu çerçevede bütün güvencesiz sözleşmeli personelin kadroya geçirilmesi için bir kanun teklifi hazırladık ve Meclis’e sunulmasını sağladık. Bu konudaki mücadelemiz sonuç alıncaya kadar devam edecek. Bundan kimsenin şüphesi olmasın.     Yardımcı hizmetlilerimizi asla unutmadık, daima gündemde tuttuk, tutmaya da devam edeceğiz. Özellikle sınıf değişikliği ve ek gösterge yardımcı hizmetlilerimiz için hayati bir konu; bu konuya bizler de son derece hassas yaklaşıyor, her platformda bu talebimizi dile getiriyoruz. 

KAHVECİ:TALEPLERİMİZİN TAKİPÇİSİYİZ

Elbette ek gösterge uygulaması yalnızca Yardımcı Hizmetlilerin ya da bazı meslek mensuplarının sorunu değil. Geçtiğimiz yıl gerçekleştirilen seçimler öncesinde Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan öğretmen, polis, hemşire ve imamların ek gösterge rakamlarının 3600’e yükseltileceğini ifade etmişti. Biz de ek gösterge konusunun bütün memurların uzun yıllardan gelen beklentisi olduğunu ve belli meslek gruplarından öteye, toptan ele alınarak kapsamlı bir çalışma yapılması gerektiğini ifade etmiştik.  Bu çerçevede yapılacak düzenlemelerde müdürler, müdür yardımcıları, şefler, merkez taşra ayrımına tabi tutulanlarla kurum içi yükselme sınavıyla gelen uzmanlar, idareci konumundaki kamu görevlileri, denetmenler, avukatlar, ek gösterge uygulamasından hiç faydalanamayan teknisyen yardımcısı, şoför gibi Yardımcı Hizmetler Sınıfına dahil olan personel unutulmamalıdır. Bu konuda hazırlanmasına katkıda bulunduğumuz kanun teklifi Meclis Plan ve Bütçe Komisyonu’nda beklemektedir. Verilen sözlerin taleplerimize uygun olarak bir an önce tutulmasını istiyoruz. 

KAHVECİ: LİYAKAT VAZGEÇİLMEZİMİZDİR

Özellikle liyakat konusu, bizim için son derece önemli. Biz her memurun hak ettiği göreve gelmesi için adil bir sistem kurulmasını istiyoruz. Mevkilerin, makamların, hak yenerek, liyakatsiz kimselerce adeta işgal edilmesine karşıyız. Mülakat sistemi ile kendilerine geniş bir hareket alanı yaratan, adaleti, hakkaniyeti ve liyakati ayaklar altına alıp ayrımcılık yapanların sonuna kadar karşısındayız.  Şimdi işine gelmeyen en küçük bir olayda, liyakatten bahsedenlerin geçmişini, bulundukları konuma hangi yollarla geldiklerini de gayet iyi biliyoruz.  

KAHVECİ: ADİL BİR VERGİ SİSTEMİ ŞARTTIR

Ülkemizdeki vergi sistemi adaletsizlik üstüne kurulmuş.  Dolaylı vergiler yoluyla, zaten vergilendirilmiş kazançtan bir kere daha vergi alınmaktadır. Gelir vergisinde de çalışanlar kısa sürede %15’lik limiti aşmakta ve %20-%27’lik dilime geçmektedir.  Hal böyle olunca ödedikleri vergi yükseldiği için, yıl ortasında çalışanların geliri düşmekte ve büyük bir mağduriyet ortaya çıkmaktadır. Zaten hedef enflasyonun bile altında zam alan memurlar, bir darbe de vergilerden yemektedir. Bu nedenle çalışanlarımız üzerindeki vergi yükünün hafifletilmesi zorunlu hale gelmiştir. Geçtiğimiz günlerde bir çalışma yaptık; bu vergi adaletsizliği canımızı en fazla yakan konu olarak karşımızda duruyor. Dolaylı vergilerle birlikte, kazandığımız her 100 liranın en az 25 lirasını vergiye veriyoruz. Gelir vergisi dilimi arttıkça bu oran %40’a kadar çıkıyor. Allah aşkına, bu ülkede çalışanlardan başka, gelirinin %40’ını vergi olarak veren bir kesim bulabilir misiniz?  Üstad diyor ki; 

“Allah’ın on pulunu bekleye dursun on kul;

Bir kişiye tam dokuz, dokuz kişiye bir pul.

Bu taksimi kurt yapmaz kuzulara şah olsa.”

Böyle bir vergi sistemiyle gelirde adalet sağlanabilir mi? Yıl içinde alınan bütün maaş zamları zaten vergi dilimi artışıyla elimize geçmeden, yeniden hazineye gidiyor. Gelir vergisi tarifesine ilişkin bir kanun teklifi hazırlandı. Bu teklife çalışanların yaşadığı bu mağduriyeti giderecek bir düzenlemenin de eklenmesini istiyoruz. 

KAHVECİ: MÜCADELEMİZ ÇOK YÖNLÜ OLARAK SÜRÜYOR

Mücadelemiz çok boyutlu ve çok yönlü olarak yoğun bir biçimde sürüyor. Aslında hala bir yolumuz var. Meclis yeni açıldı. Derhal bir memur paketi hazırlanır ve az önce saydığım konularla birlikte maaşlara ilişkin bir revizyon da bu pakete eklenirse, memur ve emeklilerimizin sorunları bir nebze olsun çözülecektir.  Bu nedenle memur paketi talebimizi önemsiyoruz. 

KAHVECİ: İŞ GÜVENCESİ KIRMISI ÇİZGİMİZDİR

Memurların iş güvencelerinin yok edilmeye çalışıldığı bir dönemde; Kadro bekleyen 4/B’lilerin; geçici, vekil, idari hizmet sözleşmeli gibi adlar altındaki diğer personelin; Yardımcı hizmetlilerin, öğretmenlerin, hemşirenin, postacının, memurun, teknikerin, teknisyenin, emeklinin; 400 bin ataması yapılmayan öğretmenin, iktisat fakültesi mezununun; Ataması yapılmayan 400 bin sağlık personelinin; Ekonomik zorluklar karşısında ezilen milyonların, KPSS kapılarında umut tazeleyen 2 milyon üniversite, 1 milyon meslek yüksekokulu mezununun feryatlarına kulak tıkayamayız.  Bir koltuk uğruna her türlü garabete sessiz kalıp, dilsiz şeytanlar olamayız.  

FACEBOOK SAYFAMIZI TAKİP ETMEK İÇİN TIKLAYINIZ

TWİTTER'DAN TAKİP ETMEK İÇİN TIKLAYINIZ

HABERE YORUM KAT
UYARI: Yorum yazarak topluluk şartlarımızı kabul etmiş bulunuyor ve tüm sorumluluğu üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan kamubiz.com İnternet Sitesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
40 Yorum