Demokratik Toplumlarda Müfredat Nasıl Belirlenir?

Eğitim politikası, Bir toplumun, ya da bir eğitim kurumunun saptanan eğitim ereklerine ulaşmak için alacağı kararlara temel olmak üzere hazırlanan, değişen toplumsal ve ekonomik koşullara uygun görüş ve yargıları da kapsayan genel plan olarak tanımlanmak

Eğitim politikası, Bir toplumun, ya da bir eğitim kurumunun saptanan eğitim ereklerine ulaşmak için alacağı kararlara temel olmak üzere hazırlanan, değişen toplumsal ve ekonomik koşullara uygun görüş ve yargıları da kapsayan genel plan olarak tanımlanmaktadır.

Türk Eğitim Sistemi’nin yasal dayanaklarına bakıldığında anayasa, eğitimle ilgili yasa, kanun hükmünde kararname, uluslararası antlaşmalar, tüzük, yönetmelik, yönerge, genelgeler ile birlikte kalkınma planları, milli eğitim şuraları, hükümet programları, Avrupa Birliğine uyum programları, eğitim politikalarımızı belirler.

Öte yandan ulusal eğitim politikasının belirlenmesinde, demokrasinin vazgeçilmez öğelerinden katılım temel alınmak zorundadır. Katılım; eğitimle ilgili yetkililerin, öğretmenlerin, velilerin, eğitim sendikalarının, meslek odalarının, yerel düzeydeki yöneticilerin eğitimle ilgili kararlara katılmasını gerektirir. Bu ise gereksinimlerin somut biçimde belirlenmesini, uygun önlem ve önerilerin alınırken, hemen uygulanmasını sağlar. Böylece eğitime ilişkin sağlıklı politika ve hedefler belirlenmiş olur.

Müfredat ise bir çeşit ilkel öğretim programı sayılabilir. Müfredat, eğitim programı gibi dinamik, sürekli kendini güncelleyen ve geliştiren bir yapı değildir. Eski kullanımıyla statiktir. Bir dersin yalnızca ünite ve konularının belirlendiği listedir.

Eğitim politikası ve müfredatla ilgili olarak Milli Eğitim Bakanı Sayın Yusuf Tekin’in son dönemde yapmış olduğu açıklama eğitim kamuoyunda şaşkınlık yaratmıştır. Sayın Tekin “Yeni bir müfredat revizyonu gündemde,muhtemelen Kasım sonu itibari ile kamuoyuylada paylaşılmış olacak.Lütfen öğretmenliğe teşkil eden lisans programındaki öğretim üyesi arkadaşlarımız lütfen örgüt yöneticilerimiz, müfredatımızı, programlarımızı, neyi murat ettiğimizi neyi amaçladığımızı izleyerek çocuklarımızı, gençlerimizi bu şekilde yetiştirin ki koordinayon eksikliğini hep beraber gidermiş olalım.”

Mayıs seçimleri ile birlikte Hükümeti oluşturan siyasal anlayış ve parti değişmemiş ancak Milli Eğitim Bakanı değişmiştir. Bu anlamda, yeni bakanın müfredat değişimi konusunda adım atması hakkıdır ancak bu değişimin, eğitim toplumuyla iletişim halinde olmadan MEB tarafından tepeden yapılması demokratik toplum ve yönetişim anlayışına aykırıdır.

Konunun bir başka yönü de Milli Eğitim Bakanlığının yaptığı değişiklikleri ve reformları alanda uygulayacak olan öğretmen ve okul yöneticilerinin bu değişiklikler konusunda bilgi sahibi olmamaları ve tepeden yapılan bu icraatların hayata geçirilmesinde etkin rol almayacak olmalarıdır. Doğaldır ki, hazırlanışında etkinizin olmadığı herhangi bir konuda hem geç bilgi sahibi olmak, hem bu değişiklikleri akıl süzgecinden geçirmek, hem de zihinsel arka planınıza uygun olup olmadığını test etmek zaman alacaktır.

Milli Eğitim Bakanlığı ve Hükümet, öğretmenleri ve okul yöneticilerini, eğitim politikalarını ve müfredatı uygulayan birer teknisyen, toplumu da homojen bir topluluk olarak kodlamakta ve bu anlayışla tepeden alınan kararlarla eğitimi yöneteceklerini düşünmektedirler. Oysa ne öğretmen teknisyen, ne de toplum homojen birer varlıktır! Demokratik katılımcılığı yok sayan toplum mühendisliği başarısız olmaya mahkûmdur.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Yorum yazarak topluluk şartlarımızı kabul etmiş bulunuyor ve tüm sorumluluğu üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan kamubiz.com İnternet Sitesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazar Yazıları Haberleri