Öğrencilerinin Hayatlarına Dokunabilen Öğretmenlerin En Büyük Sermayesi İdealistliğidir

Öğrencilerinin Hayatlarına Dokunabilen Öğretmenlerin En Büyük Sermayesi İdealistliğidir
“Ben, bir öğrenciyi çölün ortasında kana kana susamış bir insana benzetirim. Zira öğrencide çöldeki susuz kalan bir insan gibi, öğretmeniyle birlikte inşa edeceği bilgiye, sevgiye, saygıya ve ahlaki değerlerine susamıştır. Bu susuzluğunu giderecek ise idealistliği hiç bitmemiş ve bitmeyen öğretmenidir.” Diyen Eğitimci Yazar Sedat DEGER’den eğitime ışık tutan bir yazı kaleme aldı …

İşte Sedat DEGER’in Kaleme Aldığı “Öğrencilerinin Hayatlarına Dokunabilen Öğretmenlerin En Büyük Sermayesi İdealistliğidir” Vurgusuyla Kaleme Aldığı “Bir Öğrenciye Yapılabilecek En Büyük Kötülük Öğretmeninin İdealistliğinin Öldürülmesidir” Başlıklı Yazısı;
Her zaman söylediğim gibi öğretmenlik, öğrencilere bir ders saati boyunca sadece kitaptaki veya müfredattaki bilgilerin aktarılmasından ötedir. Eğer öyle olmuş olsaydı, öğretmene ihtiyaç duyulmaz ve öğrencilere kitaplar dağıtılarak kitaptan öğrenmeleri istenirdi.Ama okul hayatın ta kendisidir ve öğretmen ise öğrencilere kendi hayatlarını bulduracak ana aktördür. Hal böyle olunca bir öğretmenin o dört duvarla örülü sınıfın sınırlarının ötesine geçebilmesi, ancak içindeki idealistliği sayesinde gerçekleşebilir.
İdealistliği ölürse eğer, işte o zaman öğretmen kendi potansiyelini hiçbir zaman tam anlamıyla harekete geçiremez. Dolayısıyla öğrenciler de öğretmenlerinin kendi hayatlarına dokunuşundan her daim mahrum kalacaktır. Peki, burada akla gelen ilk soru "Neden bir öğrenci öğretmenin kendi hayatına tam anlamıyla dokunmasından mahrum kalsın ki?" şeklinde olacaktır. Tam da bu yüzden bir öğrenciye yapılabilecek en büyük kötülük öğretmeninin idealistliğinin öldürülmesidir diyorum.
 Bir öğrenci, öğretmeninin potansiyelinden en üst seviyede yararlanabilmelidir. Bu potansiyel sadece bilgi birikimi değil aksine sosyo-kültürel alandan tutun sevgi, saygı ve ahlaki değerlerine kadar olmalı. Ben, bir öğrenciyi çölün ortasında kana kana susamış bir insana benzetirim. Zira öğrencide çöldeki susuz kalan bir insan gibi, öğretmeniyle birlikte inşa edeceği bilgiye, sevgiye, saygıya ve ahlaki değerlerine susamıştır. Bu susuzluğunu giderecek ise idealistliği hiç bitmemiş ve bitmeyen öğretmenidir. Çünkü idealistliği biten öğretmen "Of çok sıcak, ne işim var bu çölde..." gibi sözlerle zaten o çölün ortasındaki öğrencisinin susuzluğunu tam randımanlı bir şekilde gideremeyecektir.
Bir öğretmenin en büyük sermayesi idealistliğidir. Gelelim bu önemli hususa; Öğretmen idealistliği sayesinde ömrünün son nefesine kadar öğrencilerinin hayatlarına dokunabilirler. Ancak maalesef idealist öğretmenler bu özelliklerinden dolayı çoğu zaman handikaplar yaşar... Bu öğretmeler idealistliği ölmüş diğer eğitimci arkadaşları tarafından hep fark edilen konumda olduğu için onlardan gelen informal olumsuz mesajların etkisi altında kalırlar çoğu zaman. İdealistliği ölmüş veya öğretmenlikte stabil konuma geçmiş öğretmenler ise idealist öğretmenlere karşı geliştirmiş oldukları bu olumsuz mesajların aslında farkında dahi değillerdir. Hatta çoğu defa idealistliği ölmüş öğretmenler, idealist öğretmenlerin attığı adımlar veya harekete geçmeye çalıştığı sözlerinden dolayı okuldaki tekdüze düzeninin değişeceği endişesinin gizil öğrenmesinden dolayı içten içe bu davranış örüntüsü içerisindedir. Ama bu durumun farkında bile değillerdir ve kabul de etmezler. Yani kısacası “eski köye yeni adet getirme” mantığı hâkimdir.
İdealist öğretmenlerin çoğunlukla diğer eğitimci arkadaşlarından duyduğu engelleyici sözlerin başında "Aman ne gerek var” sözü gelmektedir. Aslında bir eğitimcinin diğer bir eğitimci arkadaşına yapması gereken en büyük desteği, bir şeyler yapmaya çalışan arkadaşına somut olarak katkı sağlayamasa bile sözleri ve davranışları ile destek olmaya çalışmasıdır. Düşünsenize, öğretmen eğitim için, ülkesinin geleceği için, öğrencileri için bir şeyler yapmaya çalışıyor ama her ne hikmetse bir başka öğretmen tarafından "aman ne gerek var " gibi olumsuz sözlerine maruz kalarak atacağı adımlarına ket vurulmaya çalışılıyor. Belki de o idealist öğretmen, o karanlık tünelin sonundaki küçücük de olsa ışığı görüyordur. Fakat sırf tünelin çıkışına sırtını döndüğü için o parlayan ışığı göremeyen idealistliği ölmüş öğretmen ise kendisine engel olduğu gibi bir şeyler yapmaya çalışan diğer eğitimci arkadaşının da ışığa yönelmesine engel olmaya çalışmakta. Bu hayatta görebileceğimiz en acı tabloların başında geliyor sanırım... 
Tabi buradaki kırılma noktasıysa, idealist öğretmenin bir şeyler yapmaya çalıştığı bu süreçte diğer eğitimcilerden gelen olumsuz mesajlar karşısındaki dirayeti ve inandığı öğretmenlik değerlerine devam etmesi kendini gerçekleştirmesine olanak sağlayan ince çizgi olur. Fakat olumsuz söz ve davranışlardan etkilenirse "o" da idealistliği ölmüş ve öğretmenliği stabil konuma geçmiş öğretmenler kervanına katılır ne yazık ki.
İdealist öğretmenler çoğu defa bulunduğu okul veya öğretmen çevresi tarafından çıkıntı olarak da görülebilmektedir. Öğretmen çevresi derken okul yönetiminin de bu olumsuz örüntünün dışında kalmadığının altını çiziyorum. Çünkü öğretmen hangi görevi üstlenirse üstlensin, ister okul müdürlüğü olsun isterse milli eğitim müdürlüğü olsun eğitime bakış açısında idealistlik varsa eğer, bulunduğu her türlü konumda eğitime katkısı aynı tutarlılıkla devam edecektir. Eğer idealistliği ölmüş bir öğretmen okul yöneticisi veya daha üst bir göreve gelirse, okulda bir şeyler yapmak isteyen öğretmenlerin ihtiyaçlarını çoğunlukla karşılamaktan kaçınırlar ve hatta çoğunlukla talepkar öğretmenlere karşı da olumsuz iletişim geliştirir. Zira bu şekilde olan eğitim yöneticileri onlardan ekstra efor sarf ettirecek taleplerde bulunulmasına örtülü olarak kapalı olacağı için kendilerinden okul için bir şeyler isteyen öğretmenlerin taleplerini çoğu defasında geri çevirirler.
Aslında İdealist öğretmenin önünün açılması gerekirken maalesef dış uyaranlar tarafından yapacakları veya yapmak istediklerine karşı hep ket vurucu davranışlara maruz kalırlar. İşte bu zor şartlara rağmen idealistliği ölmeden öğretmenliğine devam eden öğretmenler her zaman öğrencilerinin kendilerini gerçekleştirmesine en üst seviyede yardımcı olabilirlerken; tüm bu olumsuz informal yaşantılar karşısında mücadeleyi kaybedip öğretmenliğini stabil konuma alan öğretmenler ise öğrencilerinin kendini gerçekleştirebileceği ışığı göremeyecek ve kendi benliklerini oluşturma sürecinde yer alamayacaklardır.
İşin özü bir öğretmenin idealistliğinin topyekûn bitirilmesi öğretmenden ziyade öğrencilerine yapılmış en büyük zarar ve kötülüktür. Çünkü öğretmenin hayatı büyük oranda şekillenmiş ve oturmuştur aslında ama öğrenci ise hayatının şekillenme aşamasındadır daha. Dolayısıyla hayatının şekillenmesine, idealistliği tükenen öğretmeninin yardımcı olmakta hep eksik kalması daha iyi bir geleceğe ulaşmasının önündeki en büyük engel olur. Bir insanın daha iyi bir geleceğe ulaşmasına farkında olmadan engel olmak ise o insana yapılan en büyük kötülük olur. 
O yüzden lütfen idealist öğretmenlerin idealistliklerini sözlü veya davranışlarla bitirmekten imtina edelim. Onların ülkeleri için, öğrencileri için yapmaya çalıştıklarına ön ayak olalım. Çalışma ve düşüncelerine destek olmuyorsanız bile gölge etmeyin… 
Saygılar... 
Sedat DEGER 
Eğitimci Yazar 

FACEBOOK SAYFAMIZI TAKİP ETMEK İÇİN TIKLAYINIZ

TWİTTER'DAN TAKİP ETMEK İÇİN TIKLAYINIZ

HABERE YORUM KAT
UYARI: Yorum yazarak topluluk şartlarımızı kabul etmiş bulunuyor ve tüm sorumluluğu üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan kamubiz.com İnternet Sitesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.