Üzerine banka promosyonu ve kariyer sınavı devrilen sendikacı

Üzerine banka promosyonu ve kariyer sınavı devrilen sendikacı
Üzerine banka promosyonu ve kariyer sınavı devrilen sendikacı

Şahsımla ilgili yayınlanan bir haber üzerine Bir ilin EBS şube başkanı şahsımı muhatap alarak(!) seviyesiz bir üslupla cevap vermiş! 
Madde madde sıralayarak her zaman olduğu gibi üslubumu koruyarak cevaba cevap vereceğim! Ancak ilgili şahsın kendi şahsiyetini ortaya koyarak benim şahsıma dair yapmış olduğu değerlendirmelere benzer değerlendirmelerle cevap vermek yerine onu sendikacılık anlayışı üzerinden değerlendirmeyi daha etik ve ahlaklı gördüğümü ifade etmek isterim. Ailesine olan saygımdan dolayı sadece üyelerin verdiği sendikal yetkiyi ne şekilde kullandığını ironik bir dille değerlendirmeye çalışacağım. Çünkü biz öğretmenleri ilgilendiren asıl konu burası! Gerisi ilgili şahsın ahlak ve etik anlayışı ile ilgili. 
1- İlgili şube başkanı İl Ödül komisyonunda "sendikamızı temsilen kimse yoktu" deyip olayı karartmaya çalışmış. Düşünsenize bir sendikanın şube başkan vekili il ödül komisyonunda bulunuyor ve ilgili şube başkanı "bizim arkadaşımız (Y. E demek istiyor) o komisyonda okul müdürü olarak görev yapıyordu diyerek kendisini daha da zor durumda bırakacak garabet bir açıklamayla asıl meseleyi gölgelemeye çalışıyor. Sormazlar mı adama “senin başkanvekilin bu sendikanın bir temsilcisi değil mi? O komisyonda okul müdürü olarak bulunması onun o komisyonda sendika temsilcisi kimliğini ortadan kaldırır mı? “ 
Sendika şube başkanvekili o komisyonda ama ilgili şube başkanı meseleyi saptırma huyundan olsa gerek milletin "Başkanvekilin hak savunmayacaksa orada hangi sıfatla oturmasının ne önemi var? Size muhalif olanların, eleştirenlerin haklarını savunmayacak mısınız?" söylemi ile yüzleşmekten korkuyor çünkü. Başkanvekili ne sıfatla o komisyonda olursa olsun sonuç olarak sendikanın bir temsilcisi ve başkanvekili. Bir bilgilendirme olarak belirteyim ki genel olarak sendikalar bu komisyonlarda resmi olarak temsil edilmeseler de filli olarak yönetim kurulu üyesi bir öğretmeni ya da okul yöneticisini böyle bir yöntemle komisyonlarda öyle ya da böyle görev almasını sağlarlar.  Bunu sendika yöneticiliği yapanlar çok iyi bilir.  Özetle bir skandalı yaptığı provakatif skandal bir açıklama ile asıl mesele örtülmeye çalışılmış!
Üyesinin hakkının iadesini ve adaleti sağlamak için mücadele etmen gerekirken şimdi de "müfteri mahkemede hesap verecek" diyerek çiğnettiğin adalete mi sığınıyorsun demezler mi adama? 
2- Keşke baştan beri böyle şeylere cevap yetiştirmek yerine kanunlaşıp çıkan Meslek Kanununa bağlı olarak öğretmeni itibarsızlaştıracak olan "Kariyer Basamakları Sınavına Hayır" diyerek ve iş işten geçmeden promosyon anlaşması için enerjisini tüketseydiler de belki kendilerine kongre sürecinde bir getirisi olurdu! 
3- Aralık 2021 de "köşe yazarlığı yaptığım yerlerde yazdığım" Öğretmenlik Meslek Kanununu Prematüre mi Doğacak? başlıklı makaleyi 81 ilde görev yapan yaklaşık 140 kadar EBS şube başkanına ve genel merkez yöneticilerine whatsap üzerinden gönderirken sendikacı arkadaşlarımız  " kanun çıksın da nasıl çıkarsa çıksın havasındaydılar! İstedikleri Kanun çıktı işte! Ve geldiğimiz noktada sonuç ortada! Bugün kanunu bu haliyle eleştirmeyen yok sanırım!
4-Rakamsal olarak ülkenin en kötü promosyon sözleşmesinin ülkenin içinde bulunduğu ekonomik koşulları öngöremeden imzalanmasından yana olacaksın. Sonra sonuç olarak kötü bir anlaşma olduğu anlaşılınca imzam yok diyeceksin! 
TES promosyon güncellemesi gerektiğini dile getirip “ İl MEM ile görüşelim iptal edelim” deyince artık ne amaçla yapıldığı bilinmez(!), TES'den habersiz İL MEM'e koşacaksın ve bir resimle üyeleri avutacağını sanacaksın. Başka hizmet iş kolları beş yüz altı yüz personeli için 25 - 30 binlere imza atarken 5250 öğretmen için 1610 TL’yi eğitim çalışanlarına reva göreceksin!
Belki de benim öğretmen kardeşim alacağı o 25-30 bin TL ile arabasını yenileyecek, çocuğunun dershane parasını ödeyecek, evinin ihtiyaçlarını karşılayacaktı ama sendikal yetki kötüye kullanıldığı için bunların hiçbirini yapamadı. Eşler ikisi öğretmen ise bu miktar iki katına çıkacaktı belki de! 
5-Şehir deprem yiyecek, hala inşaatı bitmemiş, inşaatı başlamamış okullar olacak ama siyasi otoriteye şirinlik yapma heyecanıyla olsa gerek konuya dair cılız bir açıklamadan öteye gidemeyeceksin.  
Bir insanın derdi memleket değil hep kendi menfaati olunca böyle oluyor demek ki! 
6- Öğretmenevi depremde hasar görecek, tam kapasite çalışamayacak. Emekli Öğretmenler ve aktif çalışanların gideceği bir Öğretmenevine acil ihtiyaç duyulacak ve yine meseleyi siyasi otoriteye şirinlik yapma uğruna geçiştireceksin!
7-Koca şehirde Milli Eğitim bürokrasisi ve personeli hizmet binası olmadığı için adeta göçebe hayatı yaşayacak, hizmet binasına çok acil ihtiyaç duyulacak. Ki ülkede Milli Eğitim Müdürlüğü hizmet binası ve öğretmenevi olmayan tek il olmasına rağmen yine her zaman olduğu gibi ikbal uğruna meseleyi cılız açıklamalarla geçiştireceksin! 
8-Sendikaya üye değil diye okul müdürlerine mobing uygulayacaksın, üyelerini organize edip bu müdürler hakkında şikâyet mekanizmasını harekete geçireceksin!
Baskıyla okul müdürlerini olağan kongrede delege olmaya zorlayacaksın! 
Sendika görevini layıkıyla yapamadığını, yanlışlarını benim gibi dile getirenlerin haklarını sırf muhalifler diye komisyonlarda savunmayacaksın, yok sendika adına komisyonda görev almıyordu o arkadaş (Y.E.’yi kastediyor) diyeceksin! 
Bütün bu eleştirilere cevap olarak "ama biz gerekli yerlere resmi yazılarımızı yazdık" diyerek dudrumu geçiştireceksin öyle mi!!?
Birileri çıkıp benim gibi "be arkadaş bir eylem yaptın mı? diye sorduğunda " Yaptık tabi ki " diyeceksin! 
Doğru. Yaptı! 
Ama nerede yaptı biliyor musunuz? 
Söyleyeyim:
Sendika binasının toplantı salonunda!
Bu icraatınla sendika toplantı salonunda protesto eylemi yapan sendika şube başkanı olarak hafızlarda yer alacaksın! 
9-Yazılarımı beğenip paylaşanları ve yorum yapanları yönetiminden dalkavukluk yapma sırasını kimseye bırakmayan müptezele arattırıp "Onun yazılarını beğenmeyin paylaşmayın, yorum yapmayın" diyecek kadar seviyeyi düşüren bir anlayışla sendikayı yöneteceksin öyle mi!!?
10-Tüzükte mevcut olan üç dönem kuralının devam etmesinden yana bir açıklama, bir kampanya düzenlemeyeceksin sonra da üyeler “bu tüzüğü nasıl değiştirirsiniz? Üç dönem kuralını nasıl kaldırırsınız” diye eleştiri yağmuruna tutunca “biz red oyu verdik” diyerek  üyeleri  buna inandıracaksın öyle mi!!?
11- Bir önceki dönemde artık aday olmayacağım diyeceksin ve bunu okul okul gezip dile getireceksin; sonra birden bire bir u dönüşü yaparak “yeniden adayım” diyeceksin! Demezler mi adama “senin bu sendika için yaptığın nedir ki yapmadığın ne ola?”
12- "Siyasetçilere diş geçiremeyince" ifadesine gelince; beni tanıyan herkes bilir güce, otoriteye her koşulda güzelleme yapmayacağımı, yeri geldi mi eleştireceğimi, tenkit edeceğimi. Bunu her platformda usturuplu bir şekilde dile getireceğimi. Ve toplumun doğru bir şekilde bilgilendirilmesine ve aydınlanmasına gayret edeceğimi. Bir başka ifadeyle bazıları gibi bir yerlerden sufle almaya ihtiyacım olmayacağını. En önemlisi de bir mahalleye ihtiyaç duymayacağımı.
13- Haksızlığı dile getirmek, emanet edilen sendikal yetkinin kötüye kullanıldığını, ülkenin en berbat promosyon anlaşmasına taraf olunduğunu, mülakatla yönetici atamanın karşısında sessizliğinizi yazmak, söylemek ahlaki değerleri ayaklar altına almaksa bunları bu anlayışa sahip olanlar olduğu sürece anlatmaya devam edeceğiz! 
14-Üyenin; emanet edilen yetkiyi kötüye kullanıldığını söylemesi, imzalanan promosyon anlaşmasını eleştirmesi, il ödül komisyonunda sendika başkanvekili olmasına rağmen üyenin hakkını sırf muhaliftir diye savunmayıp sessiz kalınmasını eleştirmesi, yetkinin gölgesinde öğretmenin en düşük gelir durumuna hapsedildiğini ifade etmesi hoşunuza gitmiyorsa ve bu eleştiriler canınızı sıkıyorsa tüzüğün ilgili 11. ve 12. Maddelerine dayanarak sendikadan ihraç etme mekanizmasını işletmenizin önünde hangi engel olabilir ki?
Bu şube başkanının sendikacılık anlayışı bu işte! 
Biz, ilgili şube başkanından yönetim kurulu eski bir başkan yardımcısı ve şu an üyesiyle gereksiz polemiğe girmesindense kendisine emanet edilen sendikal görevi ve yetkiyi layıkıyla yürütmesini arzu ederdik!
"Bahçıvanlarla önce şenlendirip sonra kirlettiği bahçeyi bir avuç trolle (köçekle) temizlemek yerine yapılan eleştirilerin takipçisi olmasını beklerdik. 
Sendika kongreye giderken birilerine bir kahramanlık(!) hikayesi lazım olduğunu biliyoruz ama buradan kimseye bir kahramanlık hikayesi çıkmayacağının bilinmesini isteriz! 
Düşünenin, iradesi kendinde olanın, akletme, düşünme yeteneği olanların bulunduğu ortamda kendilerini ifade edemeyenler, benim gibi meselelere vakıf olanları fitne, hain, müfteri gibi kavramlarla hedef göstererek kendileriyle ilgili eksiklikleri ve yetersizlikleri örtmeye çalışırlar. 
Öğretmenin itibarsızlaştırıldığı, yoksullaştırıldığı, hakarete uğradığı, horlandığı, çapulcu, ahlaksız ilan edildiği bir zamanda susmayı tercih eden anlayışlara hala alkış tutuyorsak bu ülkede gelecek adına ciddi problemler bizi bekliyor demektir! 
Mahkemeyle, birilerine göre dizayn edilen tüzükle sizleri eleştiren üyelere gözdağı vererek sendikacılık yapılmaz!
Herkes her şeyin farkında! 
Çünkü mızrak artık çuvala sığmıyor!

Faruk YILDIZ
Eğitimci Yazar

KAMUBİZ.COM İnstagram KANALI İÇİN TIKLAYINIZ

WhatsApp Grubumuz İçin TIKLAYINIZ

FACEBOOK SAYFAMIZI TAKİP ETMEK İÇİN TIKLAYINIZ

TWİTTER'DAN TAKİP ETMEK İÇİN TIKLAYINIZ

HABERE YORUM KAT
UYARI: Yorum yazarak topluluk şartlarımızı kabul etmiş bulunuyor ve tüm sorumluluğu üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan kamubiz.com İnternet Sitesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
1 Yorum