Ek Gösterge Görüşmeleri ile Gün Yüzüne Çıkan İdari Personelin Sahipsizliği

Ek Gösterge Görüşmeleri ile Gün Yüzüne Çıkan İdari Personelin Sahipsizliği
4688 sayılı Kanunun 1. maddesi şöyledir: Bu Kanunun amacı, kamu görevlilerinin ortak ekonomik, sosyal ve meslekî hak ve menfaatlerinin korunması ve geliştirilmesi için oluşturdukları sendika ve konfederasyonların kuruluşu, organları, yetkileri ve faaliyetleri ile sendika ve konfederasyonlarda görev alacak kamu görevlilerinin hak ve sorumluluklarını belirlemek ve toplu sözleşme yapılmasına ilişkin usul ve esasları düzenlemektir.

Kamu görevlileri için toplu sözleşme görüşmeleri 4688 sayılı Kanununun madde 31/1’e göre  son rakamı tek olan yıllarda yapılmaktadır. Yani 2 yılda bir gerçekleştirilmektedir. Son yıllarda ekonomik verilerde yaşanan hızlı değişimler sebebiyle toplu sözleşme süresi içerisinde TBMM kanalıyla ek düzenlemelere gidildiği olmuştur.

Bu kapsamda yapılan toplu sözleşme görüşmelerinde yazımızın başında belirttiğimiz 4688 Sayılı Kanunun 1. maddesi hiçbir zaman madde içeriğinde yer aldığı şekliyle uygulanmamıştır.  Bugüne kadar yayınlanan Toplu Sözleşme Kararlarına baktığımızda kamu görevlilerinin ORTAK sosyal ve mesleki hak ve menfaatleri gözetilmemiştir. Sebebi de görüşmelere kamu görevlilerinin taleplerini iletme tarafında yer alan yetkili sendikaların belli meslek gruplarının özlük ve ekonomik haklarını masaya getirmesinden ve de sahiplenmesinden kaynaklanmaktadır.

Kamu Kurumlarında çoğunluğu teşkil eden Öğretmen, İmam, Hemşire, Polis gibi kamu çalışanları sendikal çalışmalarda da çoğunluğu oluşturmaları sebebiyle taleplerin iletilmesi ve elde edilmesi noktasında daha baskın olmaktadırlar.

Milli Eğitim Bakanlığı dediğimizde kamu görevlisi sadece Öğretmenden oluşmamaktadır, Hizmetlisi, Memuru, Veri Hazırlama Kontrol İşletmeni, Mutemedi, Taşınırcısı, Şefi de vardır. Aynı şekilde Sağlık Bakanlığı sadece Doktor ve Hemşirelerden, Diyanet İşleri Başkanlığı Sadece İmam ve Müezzinlerden ibaret değildir. Ancak Toplu Sözleşme Görüşmelerinde Milli Eğitim Bakanlığı deyince sadece Öğretmenlerin, Sağlık Bakanlığı deyince Doktor ve Hemşirelerin, Diyanet İşleri Başkanlığı deyince sadece İmam ve Müezzinlerin sorunları, hak ve talepleri ele alınıyor. Çünkü bu unvanlar sayı olarak çoğunluğu oluşturuyorlar, sendikaları yönetiyor ve yönlendiriyorlar, masadan da büyük oranda istedikleri sonuca ulaşıyorlar. Diğer ünvanlar için ancak lutfedilirse göstermelik maddeler ekleniyor. 

Oysa okuldaki öğretmenin, Üniversiteye başlayan ve devam eden bir öğrencinin, hastaneye giden bir vatandaşımızın, Müftülüğe giden bir hacı adayının ya da İmamın iş ve işlemlerini yürüten, takip eden, sonuçlandıran, yazışmalarını yapanlar görmezden geliniyor. İşin mutfağında yer alan, iş sürecini bilen ve uygulayan, kuruma gelen her talebin muhatabı olan ve işlem yapan, personelin maaş, terfi, sgk, izin, dilek, şikayet, atama, nakil ve diğer bütün özlük işlemlerini yapan, bütün resmi yazışma metinlerini üreten, işi bitirmekle yükümlü tutulan idari personelin adı bile geçmiyor bu masalarda. Personel zamanında raporu getirmez SGK kuruma idari para cezası gönderir ceza mutemete rucu ettirilir, amirden fırçayı idari personel yer, bununla kalmaz idari personelden sadece amiri değil öğretmeni, imamı, sıradan vatandaşı hesap sorar. İş ve işlemler mesai saati içerisinde bitirilemediğinde bazen 1 saat bazen 3 saat geç çıkar mesai ücreti almaz.  Öğretmen ya da Kuran Kursu Öğreticisi idari izinli olduğu günler için bile maaşının yanında ek ders ücreti bile alır. Oysa idari personel mesai ücreti almaz, ek ders almaz, döner sermayeden yararlanmaz, eğitim ödeneği almaz, ikramiye almaz, çoğu giyim yardımı alamaz. Bu durum hiçbir masada gündeme gelmez, çünkü idari personel sahipsizdir. 

Hiç kimse şunu sorgulamaz, ayın 15’inde idari personel grev yapsa kamu görevlilerinin maaş işlemleri yapılmamış olsa! Bir çok örnek verilebilir.

İdari Personelin sahipsizliğine örnek olarak kamu Şefleri dosyasını irdeleyelim. Günlerdir kamu Şefleri seslerini duyurmaya çalışıyor, sorunlarını, eksik özlük haklarını, görmezden gelinmelerini, yok sayılmalarını yetkililere iletmeye çalışıyor. 

Gerçek şudur ki 02.11.2011  tarihli ve 666 sayılı KHK yürürlüğe girdiğinden beri kamu Şefleri sesini duyuramamıştır. 

Şeflerin sosyal ve özlük hakları bütün sendika temsilcilerince bilinmesine rağmen, kimi zaman meclis soru önergelerinde gündeme getirilmesine rağmen hiçbir olumlu sonuç alamıyorlar. Çünkü sayı olarak azınlıktalar, kendilerini sahiplenen yok.

Mesela Adalet Bakanlığı bünyesinde çalışan Şeflerin Özel Hizmet Tazminat oranı 120 iken diğer kurumlarda çalışan Şeflerin Özel Hizmet Tazminat oranı 60’tır. Göstermelik olarak her toplu sözleşmede bu oran 10 puan artırılmaktadır. Aynı işi yapan iki Kamu Şefi arasında sadece bundan kaynaklanan ücret farkı bugün 800 TL’dir.

Mesela Diyanet İşleri Başkanlığında açılan Şeflik sınavına girebilmeniz için büroda en az 3 yıl çalışmış olmanız ve toplamda 8 yıllık hizmetiniz sınav için ön şart olarak yerine getirmeniz gereken bir kuraldır. İmam ya da Müezzin ben Şef olacağım diyemez ama ben Şube Müdürü olacağım diyebilir. Çünkü büroda çalışma şartı Şube Müdürü için yoktur. Şube Müdürlerinin ekseriyeti de İmam ve Müezzinlerden alınır. Şeflik sınavına girme şartlarını karşılamaz ama Şube Müdürü olarak Şefin amiri olur, Şeften aylık 3.000 TL fazla maaş alır. Şef ise en az 3 yıl çalıştığı Memurluktaki maaşından 100-200 TL arası fazla almaktadır.  İmam, Kuran Kursu Hocası ya da Öğretmen Şefin alamadığı ek ders, giyim yardımı, mesai ücreti, sınav ücreti ile toplamda aylık olarak Şefin iki katı ücrete ulaşabilir. Oysa görevde yükselme sınavına girerek yönetici olarak atanan Şeftir. Bu sebepledir ki Memur ve VHKİ kadrolarında çalışanlar şartları tutsa bile Şeflik sınavına girmezler. Çünkü sorumlulukları katlanacak ancak ücretlerinde bu katlanma olmayacaktır. Yine Şefler eğitim durumları ne olursa olsun 3. kadrodan aşağıya düşemez ve 2200 ek göstergeden yukarı çıkamaz. Öğretmen ve İmam için ise bu kısıtlama yoktur.

Bütün bu gerçekler ortada iken, güncel konu olan Ek Gösterge diğer ifadeyle 3600 konusunda yukarıda ayrıntıları ile bahsettiğimiz yaklaşım sürdürülmektedir. Basına yansıyan taslak metni incelediğimizde, Şube Müdürü ve üzerindeki bütün kadrolar 3600 Ek Göstergeden başlamak üzere artırılırken Şefler 3600 Ek Gösterge alacaklar arasında bulunmamaktadır. Yani işin mutfağı yine görmezden gelinmiştir. Oysa kamu personeline yapılan oransal zamlar 3600 Ek Gösterge alacaklar ile bu haktan yoksun bırakılan Şef ve altındaki idari personel arasındaki makası açmaktadır.  Mesela bugün 11 bin lira alan Şube Müdürüne Temmuz ayında %20 zam 2200 TL artış demektir. 8 bin lira alan Şefin maaşında 1600 TL artış demektir. Maaş farkı 3600 TL olacaktır. Şube Müdürüne verilecek Şeflere verilmeyecek 3600 Ek Gösterge sonrası maaş farkını siz hesaplayınız. 

FACEBOOK SAYFAMIZI TAKİP ETMEK İÇİN TIKLAYINIZ

TWİTTER'DAN TAKİP ETMEK İÇİN TIKLAYINIZ

HABERE YORUM KAT
UYARI: Yorum yazarak topluluk şartlarımızı kabul etmiş bulunuyor ve tüm sorumluluğu üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan kamubiz.com İnternet Sitesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
15 Yorum