Memur-Sen KPDK'da görüşülen konuları madde madde açıkladı

Memur-Sen KPDK'da görüşülen konuları madde madde açıkladı
2021 yılının ilk Kamu Personeli Danışma Kurulu (KPDK) toplantısı, Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nda gerçekleştirildi. Gerçekleştirilen toplantıya, Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk, Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, Memur-Sen’e bağlı 11 sendikanın genel başkanlarının katılımı ve KPDK’da temsilcisi bulunan kurumların bürokratları katıldı.

Gündeme ilişkin konuşmaların ardından Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın kamu görevlilerini ilgilendiren önemli gündem maddeleri üzerine konuştu. Yalçın, resmi gündeme ilave olarak seyyanen zam, gelir vergisi, ek ödeme, ek gösterge, derece kademe sınırlaması, 4688 sayılı Kanun, Yardımcı Hizmetliler gibi konuları da gündeme getirdi. 

2021 yılı Mart KPDK’sı yılın hem ilk hem de 6. Toplu Sözleşme öncesi son KPDK olmak yönüyle ayrıca bir öneme haizdir. Beraberinde sözleşmeli personel ve görevde yükselme gibi kamu personel sisteminin ve kamu görevlilerinin de temel gündemi olan konular önceliğinde toplanması da kayda değerdir. 

*Ekonomik Veriler ve Seyyanen Zam Talebi* 

2020 yılı ve 2021’in ilk dönem ekonomik verileri bize göstermiştir ki; 5. Dönem Toplu Sözleşme’de İşverenin-Hakeminin karar verdiği artış oranları yetersizdir, eksiktir, gerçeklerle çelişkilidir. Biz bu durumu yakın dönemlerde yaptığımız birkaç açıklamayla kayıt altına aldık. Enflasyon verilerini, faiz eğrilerini, bütçe gerçekleşmelerini, kur seviyelerini kategorik olarak ortaya koyup maaşta oluşan kaybı, gelirde oluşan zararı gidermenin önerilerini de paylaşmıştık. Sadece enflasyon tahminin dahi %100’e yakın sapma yaptığı, faize Toplu Sözleşmeden bu yana %80’e yakın zam yapıldığı, kur tarafında ani sıçramalar hariç olmak üzere %40’lık, altın kulvarında ise %60’ın üzerinde artış gerçekleştiği gün gibi ortadadır. Emtia fiyatları ile gıda ürünleri enflasyonundaki münhasır durumu ifade etmeyi de gereksiz buluyorum. Hal böyle iken kamu İşvereni ve Hakemi kamu görevlilerine aynı dönemde %4+%4, %3+%3 şeklinde 6 aylık dönemsel artışlar uygun görmüştü. Sadece 2021 ocak ayı üzerinden değerlendirme yaptığımızda; ocaktan marta faize yaklaşık %13 zam yapılırken, kurda %15 seviyesi üzeri zam söz konusu iken maaş ve ücretlerde sadece %3 artış söz konusudur. Onunda hemen hemen 2,60 puanlık bölümü ilk 2 aylık enflasyonda yitirildi. Bütün bu veriler çerçevesinde biz, kamu görevlilerine seyyanen zam yapılmalı, zararları tazmin edilmeli, eksikler telafi edilmeli, yanlışlar giderilmeli dedik. İlk olarak kamu görevlilerine en düşük devlet memuru aylığının %10’u oranında seyyanen zam derken bugün gelinen nokta hem bu oranının artırılmasını hem de ek ödeme ile gelir vergisi matrah artışı ya da oran sabitlemesi ile ve enflasyon farkı tazminatı ödemesiyle tazmin sorumluluğunun kapsamın genişletilmesi gerekiyor. 

*Gelir Vergisi Mağduriyeti* 

Kamu görevlileri vergi mükellefi yönüyle hem sadık hem de cömert bir konumda bulunuyorlar. Gerek dolaylı vergiler gerekse doğrudan vergiler noktasında kamu bütçesine ve maliyesine önemli katkı sunuyorlar. Gelir vergisi kamu görevlileri açısından büyük bir gider kapısıdır. Daha da ötesi gelir vergisi kamuda personel yönüyle maaş eksiltici, gerginlik artırıcı, zam yok edici özelliği taşıyor. Gelir vergisi matrahındaki artış oranı ısrarlı ve bilinçli bir şekilde düşük tutuluyor. Kamu görevlileri her yıl daha erken bir tarihte ikinci dilime yani %20’lik orana tabi oluyorlar. %25’lik orandan vergi veren, net maaşı düşürülen kamu görevlisinin sayısı da her gün artıyor. Gelir vergisinde çözüm belli… Çözümün üreteceği sonuçta açık… Gelir vergisinde matrahlar yükseltilsin ya da oran sabitlensin. Kamu görevlileri %15’lik dilimin üstünde vergi ödemesin. Bunu sağladığımızda hem vergide hem de gelirde adalete bir tık daha yaklaşmış oluruz. Kısaca biz, siyasi iradenin, kamu işverenin bizzat kendisinin ortaya koyduğu iddia ve hedef için bir yöntem ve teklif sunuyoruz. Uyması ve uygulaması gereken şüphesiz kamu işverenidir. 

*Ekonomi Reform Paketi İle İnsan Hakları Eylem Planı’nın Değerlendirilmesi*

Yakın dönemde her ikisi de son derece önemli ve gerekli iki büyük siyasi ve sosyo-politik metin kamuoyuna deklare edildi. Ekonomi tarafında reform paketi, insan hakları tarafında ise Eylem Planı olarak başlıklandırılan metinler Türkiye’nin kat ettiği mesafeyi ve hedeflediği seviyeyi göstermesi yönüyle kayda değerdir. Her iki metni ve içeriğini önemli ve değerli buluyoruz. Fakat, içeriğinde olması gerekenler yönüyle özellikle ekonomi reform paketinde beklentileri karşılaması gereken konular bakımından eksiklikler var. İnsan hakları eylem planında; 28 Şubat mağdurlarının zararlarının tazminine ilişkin bir mekanizmanın kurulması, siyaset yasağı, grev yasağı gibi konularla ilgili gelecek hedefli çerçevelerin bulunması son derece olumlu olurdu. Ekonomi reform Paketinde; kamu görevlilerinin 2020-2021 yani 5. Dönem Toplu Sözleşme kayıplarını giderecek düzeyde hükümlere yer verilmesi yanında ek ödeme, ek gösterge gibi haklı beklenti oluşturan konuların değerlendirilmesi gerekir. 

*KİT’lere Yönelik Yeniden Yapılandırma Çalışmaları*

Benzer şekilde yine ekonomik reform paketinde KİT’lerin yeniden yapılandırılmasına dönük ortaya konan irade dokunulmaz alanlar, mutlak korunan haklar ve emek yönlü kazanılmış zeminler bakımından korunma hükümleri içermelidir. Özellikle, TCDD gündemiyle sahaya aktarılan yeniden yapılandırma başlığını kurumsal görünüş ve üretim işleyişiyle sınırlı tutulması, personel hukukuna, kamu görevlilerine dair düzenlemelerinde hakların ve ekonomik imkanların artırılması, hukuki konumların kesin bir şekilde korunması düzleminde ele alınması gereklidir. Demiryolları bütün dünyada hem insan hem de yük taşımacılığında ilk sırada yer alırken ülkemizde bu seviye de olmaması üretim tarafında yer alan kamu görevlilerinin değil yönetim tarafında yer alan öznelerin sorumluluğundadır. Geçmişin eksikliklerini ve yanlışlıklarını gidermenin ya da örtmenin bir yöntemi olarak personel hukuku üzerinden gündem oluşturmayı, korku ve kaygı üretmeyi doğru bulmayız, böyle bir bakışa da sessiz kalmayız. 

*Görevde yükselme ve unvan değişikliği*

*4/C’den 4/B’ye geçen personelin mağduriyeti*

4/C’e kaldırıldı personel 4/B’ye aktarıldı. Fakat, bu afiş cümlesi olarak varlığını devam ettiriyor. Çünkü, 657’nin 4/C’si konumundaki mağdur kamu görevlisi arkadaşlarımız şimdi de 4/B’nin 4/C’si konumuyla mağdur ediliyor. Ek ödemenin, zoraki emekliliğinin, dayatılmış pozisyon unvanının görevde yükselme imkansızlığının yaşatıldığı bir kulvar olarak varlığını sürdüren bu çerçeve hemen yarın sona erdirilebilecek bir mevzuat düzenlemesinin eseridir. İnsan onuruna ve saygın iş anlayışına yaraşır bir düzenleme ivedilikle yapılmalı ve bu kapsamdaki personelde diğer 4/B’li personel gibi gecikmeden, ötelenmeden, ötekileştirilmeden kadroyla, güvenceyle iç ve iş huzuruyla buluşturulmalıdır. 

*Yardımcı Hizmetler Sınıfının kaldırılması*

Bugün kamu personel sisteminde YHS kapsamında yeni personel istihdamı yok denecek seviyedir. Görevde yükselmeden ek göstergeye, görev tanımlarından fiili çalışma şartlarına, huzur, hukuk ve hüküm eksikliğine sahip YHS personelinin tamamı durumlarına öğrenimlerine ve kıdemlerine dair belirlemelerle diğer hizmet sınıflarıyla ilişkilendirilmelidir. YHS ise kaldırılmalıdır. Böylece, bu kapsamdaki personelin yaşadığı birçok sorun başka bir mevzuat düzenlemesine, uygulama üretilmesine gerek kalmadan ortadan kalkacaktır. Adalet Bakanlığında yapılan uygulama, benzer şekilde ya münhasıran ya da ortak bir kararla bütün kurumlarda yapılmalıdır. 

*Derece Ve Kademe Sınırlamasının Kaldırılması*

657 sayılı DMK hükümlerine ve bugünün eğitim verilerine bakıldığında döneminde çeşitli kanunlarla ve yönetsel işlemlerle uygulanan Derece-Kademe sınırlaması, artık bütünüyle gereksiz ve hukuksuz hale gelmiştir. 657 sayılı Devlet Memurları Kanunun konuyla ilgili hükmü esas alındığında kamu görevlilerinin derece ve kademe sınırlamasına tabi tutulması temel kanuna, hukuka ve beklentilere uygun değildir. Derece Kademe sınırlamasının kaldırılması, parasal maliyeti olmayan, sosyal maliyeti de azaltan bir sonuç üretecektir. 

*Döner Sermaye Adaletsizliği Ve Hakkaniyet Beklentisi*

Ekonomi Reform Paketinde sorunlu olan, işletme karlılığı bulunmayan, kar etme kapasitesini kaybeden Döner Sermaye İşletmelerinin kapatılacağı ya da birleştirileceği hedefine yer verilmişti. Fakat, sağlık sistemimizin güçlenmesinde, sağlık personelinin motivasyonunun yükselmesinde, sağlığa erişimin ve sağlıkta hizmet kalitesinin artmasında, sağlık giderlerinin vatandaşa yansıtılmaması politikasının uygulanmasında önemli işleve sahip sağlık tesisleri döner sermaye işletmeleri konusunda ekonomi reform paketinde herhangi bir hükme yer verilmemiştir. Pandemi süreci, sağlığa erişimin ve sağlık sisteminin güçlü dinamiğinin ne kadar elzem ve devlet egemenliği noktasında da ne kadar ikamesiz olduğunu ortaya koymuştur. Bu yönüyle Türkiye, tedbirden, teşhise, tedaviden, önleyici-koruyucu sağlık hizmetlerine, aşkın sağlık sistemi kapasitesinin ve potansiyelini test etmiş ve geçer not almıştır. Bu noktada başarının asli öznesi olan sağlık emekçilerine yönelik mali hak ve imkan portföyünün ana gövdesinde bulunan döner sermaye ve ek ödeme kavramları noktasında giderilmesi gereken bir adaletsizlik ve sağlanması gereken bir hakkaniyet olduğu tartışmasızdır. Performansa dayalı ek ödeme konusunda işlem bazlı uygulama yanında temin-tedbir-teminat gibi işlevleri üzerinden sağlık personeline ek ödeme noktasında döner sermaye işletmelerinin cömert olması bu cömertliğin desteklenmesi için merkezi bütçe yoluyla sorumluluk alınması gerekmektedir. Bu noktada, farklı zaman dilimlerinde yetkili sendikamız Sağlık-Sen tarafından yapılan açıklamaları ve içeriğindeki önerileri esas alan bir çalışma gecikmeden yapılmalı ve yürürlüğe konulmalıdır. 

*Ek Ödeme-Ek Gösterge Beklentisi*

Sağlık çalışanlarına yönelik performansa dayalı ve döner sermaye menşeili (merkezi bütçe destekli) ek ödeme çalışması ile eş zamanlı olarak kamu görevlilerinin bütününe yönelik ek ödeme-gösterge puanlarının/oranlarının artırılması hedefli bir çalışmanın da yapılması gerekiyor. Ek ödeme konusunda yapılacak çalışma hem yakın dönemin maaş-gelir kayıplarını gidermeli hem de ek ödemenin emekli maaşına ve ikramiyesine yansıtılmasını sağlamalıdır. 

*Pandemi Döneminde Sorunları*

Kamu yönetiminin kamu hizmetlerinin kesintisiz sürmesine imkan, kamu görevlilerinin de sağlığını korumasına fırsat verecek biçimde pandemi döneminde planlanma ve uygulama yapmasını doğru bulduk ve takdir ettik. Olması gerektiği gibi kamu görevlileri bu süreçte mali haklar kaynaklı bir kayıp yaşamadı. Ancak, birim çalışma saati artan, iş yoğunluğu sürekli yükselen kimi alanlardaki arkadaşlarımızın haklı, gerekli ve adil ilave mali hak beklentisi ve talebi gerektiği şekilde karşılanmadığı da görülmektedir. Bu süreçte kamu görevlileri asli hizmetlerinin yanında virüsle mücadelenin farklı zeminlerinde çoğunlukla gönüllü olsa da bazen icbaren görev ve sorumluluk aldılar. Dünyada örneğine rastlanmamış Vefa Destek Grupları insanı yaşatan devlet, insani sorumluluk alan millet ortaklığının önemli bir görseli olarak tarihe kaydedildi. Filyasyon ekiplerinde görev alanlar, dinamik denetim mekanizmasında habersiz görev verilenler yönüyle kamu görevlileri Güçlü Memur-Güçlü Türkiye, Güvenceli İstihdam Güven veren devlet eşleşmelerinin doğruluğunu ve gerekliliğini bir kez daha teyit etti. Bunun yanında pandemi kaynaklı, iş-aile uyumu sorunları, çocuk bakımı ve gün içinde refakat zeminleri gibi konularda zaman zaman üzücü manşetlere de neden olan sorunlar ve olaylar yaşandı. Bu noktada pandemi döneminde ortaya konulan dönüşümlü çalışma, uzaktan çalışma, esnek mesai gibi uygulamaların arızi ve tedbiri uygulamalar olduğunun unutulmaması gerekir. 

Sözleşmelilik Bitmeli, Herkese Güvence Gelmeli

Konuyla ilgili hem politik çerçeveyi hem de yapılması gerekenleri Soner Başkanımız ifade edecek/etti. Biz çok basit bir şey söylüyoruz, sözleşmelilik kaldırılsın, güvenceli istihdam temin edilsin ve sözleşmeli personel kadroya geçirilsin. 39 farklı mevzuat, 19 farklı başlık var. 700 bin taşeron/şirket işçisini kamu işçisi yapan irade, 200 bin sözleşmeli kamu personelini çok daha rahat kadrolu kamu görevlisi yapabilmelidir. Kaldı ki; bunu 2011 ve 2013 yıllarında başardık ve 280 bin sözleşmeliyi kadro ve güvenceyle buluşturduk. Sözleşmelileri kadroya geçirme işini tekrar başarmalıyız. Sözleşmeli personel istihdam hatasına ise tekrar düşmemeliyiz. Özellikle ifade edilmesi gereken konulardan birisi hiç kuşkusuz belediyeler ve zulmedilen sözleşmeliler konusudur. 31 Mart yerel seçimleri sonrasında el değiştiren belediyelerde kimi partilerce yapılan hukuksuz göreve son vermeleri ve görevlendirmeleri her birimiz yakından biliyoruz. Emeği ve ekmeği hiçe sayılan, keyfi bir kararla sözleşmesi sonlandırılan, görev tanımına aykırı alanlarda hizmet yapmaya zorlanan arkadaşlarımız için yaptığımız eylemler, verdiğimiz destekler, ortaya koyduğumuz itiraz ve isyan bilinmektedir. Kadrosuzluğun, güvencesizliğin, keyfiliğin bedelinin ne olduğunu anlamak ve anlatmak için 31 Marttan bugüne belediyelerde yaşananlara, belediyelerce yaşatılanlara bakmak yeterlidir. Kadro talebimizin haklılığı ve bu talepteki ısrarımızın gerekçesi başka bir dayanağa ihtiyaç duymayacak şekilde bu zeminde bulunmaktadır. Bakın bugünkü sayılar bize şunu gösteriyor. Toplam 180-190 bin civarında süresiz sözleşmeli personel var. Yani 180 bin insanı kadro ile buluşturmak için düzenleme yapacağız. Diğer 180 bin süreli yani 3+1 sözleşmeli ise azımsanmayacak bölümü 1 yıl sonra kadroya geçecek olanlar, onlarında kadroya geçiş süresini kısaltmış olacağız. Eskilerin değimiyle yapılacak iş atla deve değil. 

Kaldı ki, yürütme bizimle birlikte sözleşmelileri kadroya geçirme noktasında bir karar verme noktasında tereddüt yaşarken yargı tereddütsüz kararlarla sözleşmelileri kadroya geçirecek zemini oluşturuyor. Diyanet-Sen ve Sağlık-Sen’imiz açtıkları davalarda, süresiz sözleşmeli personelin 3+1 uygulamasında olduğu gibi kadroya geçiş hakkından faydalandırılmamasını hukuka aykırı bulan kararlar aldılar. Biz diyoruz ki; gelin kamuya güven veren, millet nezdinde güvenilir devlet sonucu üreten bir kamu personel sistemi dizaynı için ön şart, sözleşmelilikten vazgeçmek, kadrolu istihdamı tek seçenek olarak görmektir. Bu görüş ne kadar erken kabul edilirse kamu yönetimi için de kamu personeli için de o kadar anlamlı olacaktır. 

Sözleşmeli personel istihdamı uygulamasına son verilinceye kadar öncelikle kamuda bütün sözleşmelilerin ortak bir konuma ve mevzuata sahip kılınması gerekiyor. Önce sözleşmelilerin tamamını 3+1 kapsamına alalım, sonra sözleşmeliliği kaldıralım ve bütün sözleşmelileri kadrolu yapalım. Kamuda sözleşmelilikten kaynaklanan ayrımdan kurtulalım. Böylesi bir hedef ve bu hedefe ilişkin her karar, kamu görevlilerinin motivasyonunu da pandemiyle mücadele noktasındaki kararlılığını da daha da artıracaktır. Sözün özü; kadrolu sözleşmeli ayırımını da, süreli süresiz sözleşmeli ayrımını da, 39 farklı mevzuatla sözleşmeli istihdam etme ayıbını da, aynı işe farklı ücret, aynı işe farklı hak ayrımcılığını da insanı yaşatan devlet anlayışının olduğu coğrafyada emeğe ve emekçiye güvencesiz istihdam yanlışlığını da sona erdirelim. Çocuklar anne ve babalarına, anne babalar çocuklarına, eşler birbirine, sözleşmeliler güvenceye, sözleşmelilik tarihin çöplüğüne kavuşmalıdır. Türkiye sözleşmelilik garabetiyle çalışma hayatı alanında insan onuruna, saygın işe aykırı zemin barındırma kusurundan kurtulmalıdır. 

4046 sayılı kanunun 22. Maddesinde “özelleştirmeye alınan kurumlardaki personelin özelleştirmeye alındıktan sonra istihdam fazlası personel olarak değerlendirilmeyeceği” denilmektedir. Bu maddenin de kaldırılmasına ilişkin beklentiler dikkate alınmalıdır. 

*Kariyer ve Liyakat İlkesi Hayat Bulmalı, Görevde Yükselme ve Unvan Değişikliği Sınavları Yapılmalı*

Kamu görevlilerinin verimliliğini ve motivasyonunu artıracak olan görevde yükselme ve unvan değişikliği sınavlarının tüm kurumlarda yapılmasını sağlayacak bakış açısı esas alınmalıdır. Aksi yönde irade ve direnç geliştiren kurumlar uyarılmalı, personelin kariyer ve liyakati esas alınarak yatay ve dikey yükselmesine imkan sağlanmalıdır. Sınavlar konusunda yaşanan tıkanmayı giderecek, kimi kurumların geliştirdiği kadrosuzluk bahanesini ortadan kaldırmayı gerçekleştirecek bir arayış olarak merkezi nitelikte duyuru ve sınav uygulaması tartışılarak düzenlenmeli ve uygulamaya konulmalıdır. 

FACEBOOK SAYFAMIZI TAKİP ETMEK İÇİN TIKLAYINIZ

TWİTTER'DAN TAKİP ETMEK İÇİN TIKLAYINIZ

HABERE YORUM KAT
UYARI: Yorum yazarak topluluk şartlarımızı kabul etmiş bulunuyor ve tüm sorumluluğu üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan kamubiz.com İnternet Sitesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
14 Yorum