Sözleşmeli personelin kadroya geçişinde öneriler

Sözleşmeli personelin kadroya geçişinde öneriler
Dünkü yazımda “Sözleşmeli personel kadroya geçirilmesinde yol haritası netleşiyor” başlığı ile basına yansıyan taslakta yer alan bilgileri analize çalışmıştım. Bu yazımda ise konuya yönelik çözüm önerisini paylaşmaya çalışacağım.

Sözleşmeli personel için düşünülen model başka sorunlara yol açar. 

6. Toplu Sözleşme metnine göre kamu kurum ve kuruluşlarının görüşü alınarak, sözleşmeli personel mevzuatında düzenleme yapılması suretiyle sözleşmeli personelin statülerinin yeniden belirlenmesine ilişkin çalışma sözleşmeli personeli çok fazla mutlu etmeyecektir.

Özellikle Milli Eğitim Bakanlığı’nda görev yapan sözleşmeli öğretmenlerin kadroya geçişleri 3. yılın sonunda mümkün olduğu için bunların yaşadığı sorunlar çözüme kavuşmayacaktır. Hal böyle olunca MEB’de görev yapan sözleşmeli öğretmenlerin yaşadığı sorunlar büyük oranda çözüme kavuşmayacaktır.

Bu nedenle sözleşmeli personel sisteminin bir bütün olarak masaya yatırılması gerekmektedir. Aksi takdirde statü eşitliği ile sorunun çözüme kavuşturulması oldukça zordur. Yani sözleşmeli personel modeli devam mı ettirilecek yoksa belirli bir süre sonunda kadroya geçiş imkanı sağlanarak devam mı ettirilecek? Asıl üzerinde durulması gereken konu budur diye düşünüyoruz.

Sözleşmeli personel modeli kamuda sadece istisnai bir uygulama olarak devam ettirilmelidir. Yani sözleşmeli personel modeli belirli alanlarda uygulanmalı ama bir istihdam modeli olarak kadrolu personel istihdamına alternatif olarak ortaya konulmamalıdır. Aksi takdirde sorunlara kalıcı çözüm üretilemez. Nitekim gelinen noktada çözüm üretmediği aksine başka sorunları ortaya çıkardığı görülmüştür.

Sözleşmeli personel istihdamında ısrarın gerçek sebebi
Basına yansıyan bilgilere göre sözleşmeli personel istihdamı hız kesmeden devam ettirilecek ancak statü eşitliği sağlanarak belirli bir süre sonra kadroya geçiş imkanı sağlanacaktır. Hal böyle olunca da sözleşmeli personel istihdamı artarak devam edecektir.

Daha önceki yazılarımda sözleşmeli personel istihdamındaki ısrarın sebebini gündeme getirmiştim. Bu yazımda şu ifadelere yer vermiştim; Özellikle Sağlık Bakanlığı ve Millî Eğitim Bakanlığı’nın sözleşmeli personel istihdamındaki ısrarının temelinde belirli bölgelerde personel istihdamındaki zorluklar yatmaktadır. Bu durum dahi kamu kurumlarının personel dağılımındaki dengesizlik karşısında nasıl bir çıkmazda olduğunun göstergesidir.

Bu konuyla ilgili olarak 2017 yılı Sayıştay Raporu’nda Millî Eğitim Bakanlığı’nın öğretmen dağılımında yaşadığı çıkmaz gözler önüne serilmiştir. Raporda Ankara’nın Çankaya ilçesinin norm kadrosu 6.822 iken öğretmen mevcudu 8.105’tir. İlçe genelinde öğretmen ihtiyacı 325, öğretmen fazlası ise 1.608’dir. Sayıştay Raporu’nda ayrıca şu ifadelere yer verilmiştir; “Bakanlığın ‘Resmi Eğitim Kurumlarında Görev Yapan Öğretmenlerin Mevcut İhtiyaç ve Norm Durumu’na ilişkin verileri incelendiğinde, il ve ilçeler bazında öğretmen ihtiyacı ile öğretmen fazlası sayılarının birçok bölgede yüksek olduğu görülmektedir. Büyükşehir belediyesi bulunan illerdeki ihtiyaç ve fazlaya ilişkin verilere bakıldığında, söz konusu illerde öğretmen ihtiyacı 107.109 iken, aynı zamanda 29.626 adet öğretmen fazlası bulunmaktadır. Türkiye genelinde ise 153.640 adet öğretmene ihtiyaç varken, aynı zamanda 41.654 öğretmen norm fazlası durumundadır.”

Hal böyle olunca MEB norm kadro sorununu sözleşmeli personel istihdamıyla çözme yolunu tercih etmiştir. Ancak, norm kadro fazlalığı sorunu hala çözümsüz bir şekilde beklemektedir. Maalesef asıl kafa yorulması gereken sorunlar çözümsüz bir şekilde yerli yerinde dururken basit ama acımasız çözümler üreterek başka sorunlara yol açma yolunu tercih ediyoruz.

Görüleceği üzere, MEB hala norm kadro sorununu çözememiştir. Aynı ilde dahi bazı okullarda öğretmen açığı mevcutken bazı okullarda da maalesef öğretmen fazlalığı bulunmaktadır. MEB’in bu sorunu çözülmeden sözleşmeli öğretmen sorununun çözülmesi oldukça zordur. MEB’deki öğretmenlerin kadro dağılımındaki dengesizliğin sözleşmeli öğretmen uygulamasıyla çözülmeye çalışılması ise bir sorunu çözmek için başka bir sorun ortaya çıkarma anlamına gelmektedir.

Hala Kanunun özre bağlı yer değiştirme hükmü uygulanmıyor
652 sayılı KHK’nin 37’nci maddesinde yer alan; “Özüre dayalı yer değiştirme istekleri hizmet puanı sıralamasındaki yetersizlik sonucu yerine getirilemeyenlere, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 72’nci maddesi kapsamına girenlerin hakları saklı kalmak kaydıyla, istekleri hâlinde istekte bulundukları yere atanmaya hak kazanıncaya kadar, aylıksız izin verilebilir. Bu şekilde aylıksız izin verilen öğretmenler, bağlı bulundukları il millî eğitim müdürlüklerine bu amaçla tahsis edilmiş bulunan boş öğretmen kadrolarına aylıksız izinli olmak şartıyla atanır. Bunların atandıkları bu kadrolar aylıksız izin süresiyle sınırlı olarak saklı tutulur. Ancak, aylıksız izne ayrılan öğretmenler, üçüncü yıl sonuna kadar istedikleri yere atamalarının yapılamaması hâlinde durumlarına uygun boş öğretmen kadrolarına öncelikle atanırlar” hükmü yıllardan beridir uygulanmamaktadır.

MEB eski Bakanı Ömer Dinçer KHK ile yürürlüğe konulan bu maddeyi ısrarla uygulamaya çalışmış, büyük tepkiler almasına rağmen geri adım atmamıştı. Ancak bu ısrarı sonunda bakanlıktan gitmesine sebep olmuştu. Dolayısıyla MEB, özre bağlı yer değiştirme seçeneği ile öğrencileri öğretmensiz bırakma seçeneği arasında kalmıştır. Bu iki seçenekten hangisini seçerseniz seçin bir tarafı sevindirirken diğer tarafı küstürürsünüz. Bu konuda adil ve şeffaf bir sistem kurulmadan çözüme ulaşmak mümkün değildir.

Bakanlık, kanun hükmünü adil ve şeffaf bir şekilde uygulama yerine sözleşmeli personel uygulamasını katı bir şekilde uygulama seçeneğini tercih etmiştir.

Yıllardır kadro dağılıMIndaki dengesizlik giderilememiştir
Bir çok kamu kurumu kadro dağılımındaki dengesizliği gidermek için uğraş vermektedir. Hatta yıllarca bütçe kanunlarına personel dağılımındaki dengesizliği çözmek için hükümler konulmuş ancak bir türlü uygulanamamıştır. Sonunda da uygulanamayan hükümler bütçe kanunlarına konulmamaya başlanmıştır. Demek ki kanunlara açık seçik hüküm konulsa da uygulaması kolay olmamakta, bir tane dahi istisna yapılsa sistem işlemez hale gelmektedir.

Sonuç ve öneriler
Basına yansıyan sözleşmeli personel modeli sorunlara kalıcı çözüm üretmeyecektir. Kamu kurumlarının kadro dağılımındaki sorununa çözüm üretecek köklü düzenlemeler yerine bu sorunu sözleşmeli personel uygulamasını yaygınlaştırarak çözmek mümkün değildir. Kadro dağılımındaki sorunu sözleşmeli personel istihdamını yaygınlaştırarak çözmeye çalışmak ve bu konuda ısrar etmek doğru bir politika değildir. Basına yansıyan yeni modele göre bir çeşit sözleşmeli aday memurluk dönemi düşünülmektedir. Yani aday memurluk süresi üç yıla çıkarılmakta ama bu süre sözleşmeli olarak devam ettirilmek istenmektedir.

Bu nedenle öncelikle yıllar öncesinden kalan atama ve yer değiştirme yönetmeliği ve dayanağı kanun maddesi değiştirilerek yer değiştirme yöntemi yeni bir anlayışla ele alınmalıdır. Ayrıca sözleşmeli personelin yoğun olarak istihdam edildiği kurumlardaki kadro dağılımındaki sorunlar bilimsel olarak ortaya konulmalıdır. Yani önce sorun tespitinin doğru yapılması gerekmektedir. Aksi takdirde her defasında başa döneriz ve nerede kalmıştık deriz.

Ahmet Ünlü

FACEBOOK SAYFAMIZI TAKİP ETMEK İÇİN TIKLAYINIZ

TWİTTER'DAN TAKİP ETMEK İÇİN TIKLAYINIZ

HABERE YORUM KAT
UYARI: Yorum yazarak topluluk şartlarımızı kabul etmiş bulunuyor ve tüm sorumluluğu üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan kamubiz.com İnternet Sitesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.