Öğrenen öğretmen için hizmetiçi eğitim

Günümüzde diplomalar daha çabuk eskiyor biliyorsunuz değil mi?

Doğal mı, hayır.

Çağ, baş döndürücü hızla değişse de hayır, değişip  gelişse de...

Teknolojinin arkasından yetişmek imkansız hale gelse de hayır, dünya cebimizde gezecek kadar  küçülse de…

Özellikle eğitim alanında, özellikle öğretmenler çabucak eskiyen diplomaları şu ya da bu sebeple yenile(ye)mezsek ne olur peki. İbn-i Haldun dediği gibi, “İnsan beyni değirmen taşına benzer. İçine yeni bir şeyler atmazsanız, kendi kendini öğütür durur.

Oysa, “Öğrenen öğretmen!” diye bir kavram var. Ya da, “Öğrenci kalamayan öğretmenler!”

İlk tecrübe

Hizmetiçi eğitim ile 1989 yılında Türkçe Öğretimi Kursu vesilesiyle tanıştım. Bir edebiyat öğretmeni Türkçe’nin nasıl öğretileceğini / öğretilmesi gerektiğini hayatın içine de dalarak keyifli saatler yaşatıp ne güzel açıklamıştı.  

O yıllarda hizmetiçi eğitimler pek bilinmezdi. Yaygın değildi. O nedenle kursun sonunda aldığımız sertifikanın altındaki imza hizmetiçi eğitim daire başkanına aitti. Kıymete bakar mısınız?

Nereden nereye

Aldığım ikinci kurs 1992 yılına denk gelir. Geliştirilmiş Eğitim Programlarını Uygulama Kursu. Bu sertifikanın da altında hizmetiçi eğitim daire başkanının imzası var.

Peki o yıllarda hizmet içi eğitimlere katılım nasıl oluyordu?

Anlatayım.

Hizmetiçi eğitimlere katılım formu vardı. Bir çok okulda bulunmayan, edinilmesi için müdürlerin kırk tepe aştığı, ünite dergisi satanların lütfen bağışıyla sahip olunabilen teksir makinesi marifetiyle mumlu kağıttan kopya edilerek saman kağıt üzerine çoğaltılmış, genellikle silik, birçok alanı okunamayan bir form.

Bu formu doldurdum. Müdür onayından sonra ilçe, kaymakamlık, il, valilik aşamalarından geçirerek bakanlığa ulaştırdım. Kursun ne olduğunu bilmiyordum ama bu kursa da katılmak istiyordum. Nihayet bakanlıkta bir odaya girdim. Derdimi anlattım. Ünvanını bile bilmediğim yetkili kişi kağıdı elimden aldı. İnceledi, inceledi, inceledi bana hiç bir şey söylemeden üzerine kırmızı kurşun kalemle (+) koydu.

Çıktım geldim. Derken kursa çağırıldım. İçel’de aldığımız bu kursun geliştirilen ev ekonomisi dersi ile ilgili olduğunu öğrendim. Birileri çıktı bilişsel alan, duyuşsal amaç filan dedi durdu. Bir şey anlamadım.  Çünkü kursun, konunun benimle hiç mi hiç alakası yoktu.

Kaldığımız yer hizmetiçi eğitim enstitüsü olup odaları çok yataklıydı. Alt katnda bildiğiniz  hamam vardı. Tuvaletleri tıkalıydı. Yemekhanesi yoktu. Yemekleri çarşıda yerdik.

Şimdi mi, internetten başvuru, konforlu mekanlar, nefis yemekler…

Nereden nereye değil mi?

Son gün bize bir miktar da para verdiler. Şu işe bakın hele yolluk, yevmiye, iaşe, barınma bir de üstüne para…

Sonra gerek mahalli, gerek merkezi düzeyde açılan kurslara imkanlarım ölçüsünde katıldım. 

Dil bilgisi de ne ki

Diploma eskimesi dedik de aklıma geldi.

Eskiden yıllık, ünite ve günlük planları zümre olarak elle yazar, Türkçe dersini okuma, anlama, anlatım, dil bilgisi, yazı; matematiği ise aritmetik ve geometri biçiminde işlerdik. Yıllık planı birlikte yaptığımız ve aynı sınıfı okuttuğumuz kıdemli bir öğretmenin, “Dil bilgisi de ne ki, ben meslek hayatım boyunca hiç dil bilgisi işlemedim.” demişti de küçük dilimizi yutmuştuk.

İşte dedim o zaman diploma eskimesi tam de böyle bir şey…

Hanıma ne derim sonra

Bir vesile ile müstakil konumda bulunan dönemin hizmetiçi eğitim daire başkanını ziyarete gitmiştim. Oradan buradan konuşurken yine bakanlıkta görevli bir başka daire başkanı geldi. Bir süre sonra yerleşik daire başkanı müstakil daire başkanına, “Şu tarihte, şurada açılan kursa eğitim yöneticisi olarak yine ben gidiyorum değil mi?” dedi.

Hizmetiçi eğitim daire başkanı “Hayırrr!” derdemez, yerleşik daire başkanı aynen şöyle gürledi: “Olur mu başkanım, oraya yıllardır ben giderim, üstelik hanım da orayı çok seviyor, denizini de pek beğenir, gidemezsek hanıma ne derim sonra.

Hak edilmeyen sertifika

Katıldığım bir diğer merkezi hizmetiçi eğitim programı bu sefer Akçakoca’daydı. Bu programa iki yüzün üzerinde katılımcı çağırmışlardı.

O kadar kursiyeri bir salona doldurdular. Bir disket taktılar bilgisayara başladılar okumaya. Sonra görevli zat sürekli saate bakmış, katılımcılar ise mışıl mışıl…

Niye mi, mış / muş? Çünkü beş gün boyunca programa hiç katılmadım, bir yere imza da atmadım ama sertifikamı da aldım.

Disketim bilem var hocam

Disket deyince çok önemsenerek yürütülen bir proje nedeniyle, bakanlıkta eş zamanlı çalışıyordum.  Çalışma ekibinin mekanda olmadığı sırada bir telefon geldi. Israrlı çalan telefonu açtım çaresiz. Küçük bir taşra ilinden bir müfettişti arayan. Bir seminere katılmak istiyordu. Seminer alanımızla ilgili olduğu için ve bu seminere katılabilmesi için bulunduğu ilden üç yıl ayrılmaması gerektiğini, üç yıl emekli olmamasının icap ettiğini, teknolojiyi iyi kullanmasının önemli olduğunu anlatıyordum ki, hoca “Ne diyorsun hocam, benim disketim bilem mevcut disketim.” deyiverdi.

Oysa disket tarihe karışalı yıllar olmuştu; yıllar ve yıllar…

Eğitim görevlisiyim

Sonra ben de hizmetiçi eğitim programlarında eğitim görevlisi olarak görev aldım.

Öğretmen Akademisi Vakfı’nın yetenekli personelinin gerçekleştirdiği  Eğitim Yöneticisi Geliştirme Programı (EYGEP) ile ecnebilerden aldığım Proje Çevirimi ve Yönetimi Semineri’nde öğrendiğim teknikleri kullandım bu çalışmalarda. Gebze TÜSSİDE’de yaptıklarımızı da…

Zira her üç çalışmada da kural vardı, üretim ve disiplin vardı, samimiyet vardı.

 Bilgisayarın oldukça az kullandım. Boya, makas, renkli kağıt, karton, ip, plastik bardak, pipet, göz bandık, yapıştırıcı gibi malzelerin etkin kullanarak yaparak yaşayarak öğrenmeyi ön plana aldım. Katılımcıyı işin içine alan çalışmalar yaptım. Dramatizeler  etkili oldu. Roller aldık, şiirler yazdık, besteler çıktı ortaya.

Çalışmaların başlangıcında, “Yine mi seminer, ne zaman bitecek, bugün önemli bir toplatım vardı, off bu kadar işin arasında, nereden çıktı şimdi, biz bunları zaten biliyoruz.” gibi mızmızlanan katılımcılar gördük. Aynı gün öğleye doğru katılımcılar rahatlamaya başladı. Diğer günlerde ise hem eğlendiler / eğlendik, hem de öğrendiler / öğrendik.

Sonuç

  1. Diploma eskimesini önlemek için hizmetiçi eğitim programları devam etmelidir. Uğraşısı insan olan eğitimsel çalışmalar için güya tasarruf yoluna gidilmemelidir. İlla tasarruf yapılacaksa tasarruf edilecek o kadar çok huzuli iş var ki, say say bitmez.
  2. Programın katılımcı sayısı yüz yirmiyi geçmemeli, yüz yirmi katılımcı en çok otuzarlı gruplara ayrılmalıdır. Otuzlu gruplar ise yedişerli çalışma ekiplerinden oluşmalıdır. Çünkü bilimsel araştırmalar en iyi kararların yedili gruplarda alınacağını ortaya koyuyor.   
  3. Bilgisayardan okuma yoluyla yapılmaya çalışılan programlar (!) hemen terk edilmelidir.
  4. Katılımcılar ilgili ve istekli öğretmenler arasından gönüllülük esasına göre özenle seçilmelidir.
  5. Seminer yöntemi minimize edilmeli yerine yoğun olarak kurslar açılmalıdır.
  6. Kurslarda katılımcıları işin içine katacak yöntemler kullanılmalıdır.
  7. Hizmetiçi eğitim programları için görevlendirilecek eğitim görevlileri alanı tanıyanlar arasından, genel kültür sahibi eğitimcilerden liyakat esasına göre seçilmelidir. Doktora yaptı filan diye hayattan bi haber kişilere görev verilmemelidir.
  8. Eğitim görevlilerine mutlaka yetişkin eğitimi verilmelidir.
  9. Hizmetiçi eğitim programları tatil yapma aracı olmaktan çıkarılmalıdır.
  10. Hizmetiçi eğitim programları yolluk, yevmiye tedarik edilen, kamuoyunda çok konuşulduğu biçimiyle haksız kazanç elde edilen bir noktaya getirilmemelidir.
  11. Hizmetiçi eğitim faaliyetlerinin sürekliliği olmalıdır.
  12. Hizmetiçi eğitim faaliyetleri tek elde toplanmalı, yanlışlıkla kaldırılan müstakil daire başkanlığı yeniden ihdas edilmelidir.
  13. Enstitü personeli yeterli, iletişime açık, şeffaf ve donanımlı olmalıdır.
  14. Öğrenilerin paylaşılması mutlaka sağlanmalıdır.
  15. Eğitimler sırasında çevre gezileri yapılmaya devam edilmeli ancak bu gezilerin yeri, zamanı, ücreti katılımcılara önceden bildirilmelidir.
  16. Öğretmenlerin mesleki yeterlilikleri izlenmeli, bu izlemede hizmetiçi eğitim faaliyetlerine katılımları özenle dikkate alınmalıdır.

Paydaşlara da ama daha çok ilgililere duyurulur!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Yorum yazarak topluluk şartlarımızı kabul etmiş bulunuyor ve tüm sorumluluğu üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan kamubiz.com İnternet Sitesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yusuf İPEKLİ Arşivi