Ali Yalçın'dan 3600 ek gösterge ve sözleşmeli personele kadro kırmızı çizgimiz açıklaması

Ali Yalçın'dan 3600 ek gösterge ve sözleşmeli personele kadro kırmızı çizgimiz açıklaması
Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın ile toplu sözleşme, 3600 ek gösterge ve sözleşmeli personele kadro konusunu konuştu. Tüm kamu personeline 3600 ek gösterge ve sözleşmeli personele de kadro istediklerini söyledi.

İşte Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın'ın 2022 - 2023 yıllarını kapsayacak toplu sözleşmede 3600 ek gösterge ve sözleşmeli personele kadroda kırmızı çizgi açıklaması

Bu kapsamda, 2 Ağustos'ta başlayacak 6. Dönem Toplu Sözleşme paylaşımda adaleti sağlayacak, ekonomik zeminde krizi ve daralmayı bitirecek, mali ve finansal kurguda ise tahminler, hedefler ve an'a dair gerçekler yönüyle güveni yükseltecek bir ortak teşvik paketi oluşturma fırsatı olarak kullanılmalıdır.

Bugün itibariyle işverene iletilmek üzere sunduğumuz, 6. Dönem Toplu Sözleşme tekliflerinin öne çıkan unsurları ile bir hatırlatma yaparsak; 2022 yılı için %21 katsayı artışı, %3 refah payı ve net 600 TL seyyanen zam teklifimiz, 2023 için ise %17 katsayı artışı ve %3 refah payı artışı teklifinin ortaya koyduğu realite şudur;

3600 Ek gösterge sözü uzun zaman önce verildi ama herhangi bir adım atılamadı. Sizce tıkanıklık alanları nelerdir?

Kesinlikle çok doğru bir tespit ve soru... Ancak, bu sorunun vaat-icraat yönüyle cevabını benden beklemeniz ne kadar doğru onu sizin takdirinize bırakıyorum. Ek gösterge noktasında adil bir görünümün ve rakamların oluşması konusunda ilk toplu sözleşmeden bugüne irade beyanlarımız ortadadır. Ek gösterge konusu sosyal güvenlik yönüyle adalet konusudur aynı zamanda. Sorunun çözüleceğine dair, beklentinin karşılanacağına dair vaadin bir cümle olarak deklare edilmesini -hiç tevazu göstermeyeceğim- Memur-Sen sağladı. Kapsamın genişletilmesini, işlemin biran önce hayata geçirilmesini öncesinde de sonrasında da söyledik.

3600 Ek Gösterge sözünün bugüne kadar icrasına dönük somut bir adım atılmaması bir tazmin yükümlülüğü de oluşturdu esasen. Sonuçta son Cumhurbaşkanlığı seçiminden bugüne geçen süre kadar beklentiye dayalı bir zarar var ve bu zarar haklı beklentiyle ilişkili. Kamu yönetimi, kamu işvereni çok daha geniş anlamıyla siyasi irade yani iktidar hangi kaygılarla, hangi gerekçelerle bu vaadinin hayata geçmesini sağlamadı kısmı bizim ancak tahmin boyutuyla cevap verebileceğimiz bir husustur. Biz bugüne kadar niye yapılmadığını tartışmayı değil biran önce yapılması gerektiğini hatırlatmayı doğru buluyoruz. Bu yüzden de 6. Dönem Toplu Sözleşmede ek gösterge konusunda düzenleme yapılması gereken teklife yine ve yeniden yer verdik. Tıkanıklığın nedenini, dayanağını, sorumlusunu araştırmanın değil Toplu Sözleşme masası üzerinden gidermenin esas alınması gerekiyor, bizim teklifimiz kabul edildiğinde tıkanıklıkta giderilmiş olacak.

3600 vaadini deklare eden siyasi irade ile bu vaadin gereğini yapacak olan bürokrasi arasında kopukluk varsa bunu ortadan kaldırmak için özel bir zaman ve enerjiye gerek yok. 2 Ağustostaki ilk oturumda teklifimize evet denilsin, tıkanıklık bitsin, vaat yerine gelsin.

3600 Ek Gösterge verildiği zaman kaç milyon memuru ve memur emeklisini etkileyecek?

Bu soruya sendikacı olarak cevap vermem kadar doğal bir durum yoktur. Biz, ek gösterge düzenlemesinin bütün kamu görevlilerini kapsaması gerektiğini söyleyerek kaç kişiyi etkilemesi gerektiğini de cevaplamış olduk aslında. Ve dedik ki; unvan, kurum, öğrenim durumu ve benzeri gerekçelerle ayrım yapılmaksızın her hizmet sınıfı ve her unvan sınıfı için en düşük ek gösterge 3600'e yükseltilmelidir. Yani ek göstergeden bütün kamu görevlisi emeklileri ve fiilen görev yapan kamu görevlileri yararlandırılmalıdır.

1.10.2008 öncesi personelle, 1.10.2008 sonrası personele 3600 ek gösterge verilmesinin mali boyutları var. Bu konuda nasıl bir çözüm öneriniz var?

Şüphesiz ki; 5510 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 1.Ekim.2008'den sonra kamu görevlisi olarak göreve başlayanların sosyal güvenlik hakları ve emeklilik noktasındaki maaş ve ikramiyeleriyle ilgili düzenlemeler farklılaştığından mevcut durumda 5510'a tabi kamu görevlilerinin emeklilik yönüyle 3600 ek göstergeden faydalanma imkanı bulunmamaktadır. Ancak bizim toplu sözleşme tekliflerimiz arasında sözleşmeli ile kadrolu, 5434 ile 5510'a tabi personel arasında, maaş miktarı ve sosyal güvenlik hakları noktasında ayrım yapılmasını engelleyici ve son verici hükümler bulunduğunu hatırlatırım.

Bizim teklifimiz bir bütün olarak ele alınmadığı sürece 3600 ek gösterge ya da genel olarak ek gösterge konusunda yapılacak her çalışma hem haksızlığa hem de yeni yasal düzenlemelere gerekçe oluşturacaktır. Bu yönüyle başta Hazine ve Maliye Bakanlığı ile Strateji ve Bütçe Başkanlığı ve nihayet Sosyal Güvenlik Kurumu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı bizim baktığımız pencereden bakma gayretlerini ortaya koyarlarsa, ek göstergede memnuniyet artar, mağduriyet biter diyoruz.

Sözleşmeli Personele kadro konusunda ümitli misiniz? Kadro verilmezse hangi konularda iyileştirme yapılmalıdır?

Soruyu düzelterek başlayalım. Sözleşmeli personelin kadroya geçişi konusunda biz ümitli olmak değil kararlı, tutarlı ve ısrarcı olmak pozisyonundayız. Bu yönüyle 2011 ve 2013'te yürürlüğe konulan kadroya geçiş düzenlemelerini ortaya çıkaran ısrar, kararlılık ve fikri takip noktasında Memur-Sen bugünde aynı konumdadır. Tamda bu nedenle sözleşmeli personelin, vekil sıfatıyla görev yapanların, memur işi yapan işçi personelin kadroya geçişi başlıklarında 3 ayrı teklifimiz var. Fakat elbette asıl teklif, sözleşmeli personelin kadroya geçirilmesi ve sözleşmeli personel istihdamının kamuda bitirilmesidir. Aynı işi yapıyorsunuz, aynı kurumda çalışıyorsunuz, aynı devletin personelisiniz, aynı bütçeden maaş alıyorsunuz, aynı unvanları kullanıyorsunuz fakat haklarınız, maaşlarınız, görevde yükselme ve unvan değişikliği haklarınız birbirinden farklı. Çok net bir ifade var; bizim medeniyetimizde "adalet mülkün temelidir" yani devletin temelidir. Sözleşmeli personel istihdamı da uygulaması da kuralları da adaleti imkansız hale getiren durumlar içeriyor. Bırakın adaleti eşitlik bile söz konusu değil. Sözleşmeli ile kadrolu arasındaki farklar arasında sözleşmeli-sözleşmeli arasında bile eşitlik benzerlik söz konusu değil.

Sendikacılar ve sendikalar süreç boyunca eşitliği, süreç sonunda ise adaleti sağlayacak hükümleri, telifleri, tedbirleri, tenkitleri mücadelenin parçası yapmak durumundadırlar. Esasen sendikal mücadele ve muhaliflikte tam da budur.

Memur-Sen olarak; geçmişten bugüne ortaya koyduğumuz tavır ve bakış açısıyla sorunlardan beslenen değil çözüm üreten sendikacılık anlayışını benimsiyoruz. Bu yüzden, olumsuz değil olumlu, sorunlu değil sorunsuz teklifleri esas alarak sendikacılık yapıyor sendikal birikimimizi bu şekilde ortaya koyuyoruz. Bu anlayışla sorunuzun ikinci kısmı olan "Kadro verilmezse" ifadesini doğru bir ifade olarak görmüyorum, kabul etmiyorum, beklentiyle ve adaletle uyumlu bulmuyorum. Sözleşmeli personel istihdamına da sözleşmeli personelin kadroya geçirilmemesi noktasındaki tavra da tepkiliyim. Tamda bu yüzden sözleşmeli personel istihdamının kaldırılması ve mevcut personelin kadroya geçirilmesi noktasında hem yol hem yöntem hem de süreç yönetiyoruz.

Bu yol ve yöntemlerin örneği yine sendikacılık tarihimize Memur-Sen'in altın harflerle kazıdığı bir tarih var. 2011 ve 2013 yıllarında 280.000'e yakın personel kadroya geçirildi. Bu uygulama sonucunda, devlete maliyet boyutuyla bir yük oluşturulmadığı gibi sosyal maliyeti azaltan, ailelerin mutlu olmasını sağlayan, personelin verimliliğini kamunun asli istihdamının kadrolu olması gerektiğini tescil eden bir tablo ortaya çıktı. Bu uygulamanın sonucunda ne kamu tarafında ne de istihdam tarafında memnuniyetsizlik oluşturacak hiçbir durum yaşanmadı.

Şimdi gelin günün verilerine bakalım; 2021 yılı Mart ayı verilerine göre 523.047'e ulaşmış sözleşmeli personel sayısı mevcut. Bunların bir kısmı süreli sözleşmeli olarak istihdam edilirken -yani kadro imkanına sahipken-, bir kısmı da süresiz olarak istihdam edilmekte ve bu kişiler kadro unvanıyla ilişkilendirilmemektedir. 2019 yılında düzenlediğimiz Şur'a ile bu konuyu masaya taşıdık, her süreçte de hem siyasi hem bürokratik alanda temaslar kurduk ve bundan sonra sorun çözülene kadar kurmaya devam edeceğiz.

Kadro verilmezse hangi konularda iyileştirme yapılmalı sorusunu biraz değiştirerek farklı bir şekilde cevaplamayı düşünüyorum. Bu sorunun, "kadro verilinceye kadar öncelikle hangi konularda iyileştirme yapılmalı" şeklinde doğru soru olduğunu düşünüyorum. Bu soruya da şöyle cevap vermek mümkün... Kadro en kısa sürede verilmeli ve sözleşmeli personelin kadroya geçirilmesi süresince zaman kaybı olmadan özellikle; Gelir Vergisi konusunda, kademe-derece ilerlemesinde, görevde yükselme ve unvan değişikliği konularında ve eş tayini konusunda gecikmeksizin düzenleme yapılmalı ve mağduriyetlerin giderilmesi gerekiyor.
memurlar.net

FACEBOOK SAYFAMIZI TAKİP ETMEK İÇİN TIKLAYINIZ

TWİTTER'DAN TAKİP ETMEK İÇİN TIKLAYINIZ

HABERE YORUM KAT
UYARI: Yorum yazarak topluluk şartlarımızı kabul etmiş bulunuyor ve tüm sorumluluğu üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan kamubiz.com İnternet Sitesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
27 Yorum