Disiplin Suç ve Cezalarına Hâkim Olan Temel İlkeler.i

Kamu hizmetlerinin sürekli, düzenli, etkin ve hizmetin niteliğine uygun bir şekilde yürütülmesi asıldır. Bu nedenle, kamu görevlilerinin denetlenmesi, mesleki menfaatlerinin korunması ve çalışma düzenini bozan davranışların önlenmesi hizmetin gereğidir. Çalışma düzeninin bozulmasını önleye disiplin, toplumsal yaşamın ve bu yaşam içinde yer alan kamu kurum ve kuruluşlarının temelini ve sürekliliğini sağlayan en önemli unsurlardan biridir.  

Devlet memurları görevleri sırasında 657 sayılı DMK’de yer alan düzenlemelere göre görev ve sorumluluklarını yerine getirmek zorundadırlar. Bu görev ve sorumluluklarına aykırı davranmaları halinde disiplin suçu oluşur ce yine aynı kanuna göre disiplin cezalarıyla karşı karşıya kalırlar. 

Bu anlamda disiplin suç ve cezalarına hakim olan bazı ilkeler vardır.  

İlk ilke; kanunilik ilkesi, yani kanunsuz suç ve ceza olmaz ilkesidir. Bu ilke, hiç kimsenin kanunda suç olarak belirtilmeyen bir fiilden dolayı cezalandırılmamasını ve hiç kimseye kamunda yer almayan bir cezanın verilmemesini ifade eder.  

İkinci ilke, belirlilik ilkesidir. Bu ilke, suç ve cezaların kanunlarda açıkça tanımlanıp, belirtilmesi, sadece bu tanımlara uyan fiillerin cezalandırılmasına olanak tanımakta, kanuni tarife uymayan fiil ve davranışların kıyas yoluyla kanuni tarifteki fiillere benzetilerek cezalandırılmasına olanak tanımamaktadır. 

Üçüncü ilke, kanunun bilmemek mazeret sayılmaz ilkesidir. Bu ilke, memurun, usulüne uygun olarak yürürlüğe girmiş mevzuatta yer alan hak ve yükümlülükleri bildiği varsayılır. 

Dördüncü ilke, geçmişe yürümezlik ilkesidir. Bu ilkeye göre, geçmişe etkili bir şekilde disiplin cezası verilemez. Bir idari işlem olan disiplin cezası, bütün idari işlemler g,b, geleceğe yönelik olarak etki ve sonuç doğurur. 

Beşinci ilke, geri alma yasağıdır. Bu ilkeye göre, disiplin cezaları kural olarak idare tarafında geri alınamaz. Disiplin cezaları, süresi içerisinde olmak kaydıyla itiraz, dava ve sicilden silinme üzerine geri alınabilir. 

Altıncı ilke, memurun lehine olan hükmün uygulanması ilkesidir. Her suç, işlendiği anda yürürlükte olan kanun hükümleri uyarınca cezalandırılır. Cezalandırmada, lehte olan hükümlerin uygulanacağı hukukun genel prensiplerindendir. Memurun lehine olan hüküm, fiilin işlendiği anda yürürlükte olan kanun hükmü olabileceği gibi fiilin işlenmesinden sonra yürürlüğe giren kanun hükmü de olabilir. 

Yedinci ilke, ölçülülük ilkesidir. Bu ilke, suç ile ceza arasında adil bir dengenin bulunması anlamına gelir. Bu denge kurulurken, olayın oluş biçimi, ilgilinin suç kastının bulunup bulunmadığı, irade dışı etkenlerin eylemin meydana gelmesine etkisi gibi hususların göz önünde bulundurulması gerekmektedir. 

Sekizinci ilke, aynı fiile birden fazla ceza verilememesi ilkesidir. Bu ilkeye göre, bir disiplin suçunda dolayı aynı idarece sadece bir disiplin cezası verilebilir.  

Dokuzuncu ilke, şüpheden sanık yararlanır ilkesidir. Bu ilkeye göre, disiplin suçunun memur tarafından işlenildiği kesin olarak kanıtlanamıyorsa, soyut iddialar söz konusuysa ve hukuken geçerli bilgi ve belgeler bulunmuyorsa, memur cezalandırılamaz. 

Onuncu ilke, bir derece hafif ceza uygulamasıdır. 657 sayılı DMK’nin 125.maddesinin E/l bendinden sonra gelen 2.paragraf, geçmiş hizmetleri sırasındaki çalışmaları olumlu olan ve ödül veya başarı belgesi alan memurlar için verilecek cezalarda bir derece hafif olanı uygulanabileceğini öngörmektedir.  Madde, idareye takdir yetkisi tanımıştır ancak Danıştay’ın birçok kararı, bir alt ceza verilmesinin en azından tartışılabileceği, memurun yüz kızartıcı suç işlemediği takdirde, bu hükümden yararlanması gerektiği yönündedir. 

On birinci ilke, başvuru yollarının gösterilmesi ilkesidir. Çünkü, Anayasa’nın 40/2 maddesine göre, Devlet, işlemlerinde, ilgili kişilerin hangi kanun yolları ve mercilere başvuracağını ve sürelerini belirtmek zorundadır. 

On ikinci ilke, yetki devri yasağıdır. Bu ilkeye göre, amire verilen yetki, bağlı yetki şeklindedir. Dolayısıyla, amirin bu yetkisini başkasına devretmesi mümkün değildir.  

On üçüncü ilke, aleyhte düzeltme yasağıdır. Bu ilkeye göre, disiplin cezalarına itiraz halinde, itiraz mercileri, memurun itirazıyla bağlıdır ve disiplin cezalarının ağırlaştırılması sonucunu doğuracak nitelikte bir karar veremezler. 

On dördüncü ilke, yargı yolu güvencesidir. Bu ilkeye göre, bütün disiplin cezalarına karşı yrgı yolu açık olmalıdır. 

On beşinci ilke eşitlik ilkesidir. Bu ilke, sosyal ve toplumsal durumları ne olursa olsun memurlar, işlemiş oldukları aynı disiplin suçu nedeniyle aynı disiplin cezasıyla cezalandırılmalıdır. 

On altıncı ilke, şahsilik ilkesidir. Bu ilkeye göre de, ancak ve ancak disiplin suçunu işleyen memur, disiplin cezasıyla cezalandırılabilecek, yakınları, kurum statüsüne dâhil olmayan ortakları disiplin cezasıyla cezalandırılmayacaktır. 

Memurlar, görev yaparken bu ilkelerden haberdar olmalı, idare ise memurlarla ilgili disiplin işlemi yaparken bu ilkelere azami derecede uymalıdır.  


i Memur disiplin suç ve cezalarına ve disiplin soruşturmasına hâkim olan temel ilkeler. Cemil Kaya. Amme İdaresi Dergisi Haziran-2005

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Yorum yazarak topluluk şartlarımızı kabul etmiş bulunuyor ve tüm sorumluluğu üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan kamubiz.com İnternet Sitesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Abdullah DAMAR Arşivi