10 Kasım Atatürk’ü Anma

Cumhuriyetimizin kurucusu ve ilk Cumhurbaşkanımız Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Hakk’a yürüyüşünün üzerinden 81 uzun yıl geçtiğini idrak ettiğimiz bugünde dünü/ dünün ışığında yarını anlamaya çalışma sürecinde anmak değil, anlamaya çalışmak gerek...

Mustafa Kemal Atatürk’ün, herhangi bir kimsenin veya bir topluluğun tekelinde olmadığı şuuruyla,  O’nu, O’nun prensiplerini, aziz milletimizin tarihi derinlikteki farkındalığını anlama yönünde, ciddi bir mesuliyetimiz olduğunun idrakindeyiz.

Aramızdan ayrılışının bu yıldönümünde, kendisini bir kez daha Fatihalarla ve hayranlıkla yâd ediyor, hayatını milletine adayan, işgal ve emperyalist hevesleri muhataplarının kursaklarında bırakan bu büyük devlet ve siyaset adamını gururla, özlemle ve şükranla bir kez daha hatırlıyoruz.

Gazi Mustafa Kemal bir fikir ve aksiyon mihveri, milletine gönülden bağlı ve inanmış bir dava şuurudur. O, ileriyi gören bir liderdi. Mondros Ateşkes Antlaşmasından sonra ortaya çıkan tehlikeli duruma, “GELDİKLERİ GİBİ GİDERLER” diyen, verilecek mücadeleyi millet tabanına oturtmak, bir milletin küresel saldırılar karşında,  varlık mücadelesi yapıldığı yönünde haklılık kazanarak, uluslararası arenada meşruiyet kazandırmak için, “Milleti, Milletin Azim Ve Kararlılığı Kurtaracaktır”  diyerek milli bir farkındalık yaratırken, ERZURUM Kongresi'nde "vatanın bölünmez bir bütün olduğunu" tüm dünyaya ilan etmiş, Misak-ı Milli ile sınırlarını belirlemiş, Sakarya Savaşı sırasında: "Vatanın her karış toprağı vatandaş kanıyla sulanmadıkça terk olunamaz” diyerek, bu necip millete, dün olduğu gibi bugün için ve yarın için de geçerli olacak, milli bir parola oluşturmuştu...

Bu parola 15 Temmuzda olduğu gibi, bugünde toplumsal dinamizm sağlayan derinliktedir...

Türk milletini hak ettiği onurlu ve bağımsız yaşama seviyesine çıkarma konusunda, üstün bir çaba ve mücadele azmi gösteren Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e büyük bir vefa ve gönül borcumuz olduğu şüphesizdir.

Gazi Mustafa Kemal, “Manda ve Himayeyi” kabul edenlere de karşı durarak, necip milletimizin tarihi derinlikteki kültürel kodlarına olan inanmışlığı ile, “Manda ve Himayeyi” ret eden, istiklal ve istikbal mücadelesindeki tutarlılığı ve kararlılığı ile esaretten kurtaran, vizyonu ve teşkilatçılığı ile bu aşkını, “Hürriyet Ve İstiklal Benim Karakterimdir” sözü ile evrensel değer kılan liderdir.

O, gücünü milletten almış, heyecanını tarih ve ecdadımızın hatıralarında bulmuş, sabır ve tahammülünü muzaffer Türklüğün ruhundan çıkarmış, tarifsiz liderlik vasfıyla hem milletimizin hem de mazlum milletlerin kalbinde taht kurmuştur.

İdrak ettiğimiz 10 Kasım, bölgesel ve küresel gelişmelerin akışına yön vermiş dünya çapında bir liderin idrak ve ifadelerinin, yarına dönük doğru mesajların içselleştirilmesi, neslin inşa sürecinde  büyük ve eşsiz bir fırsattır.

O, bir milletin yüksek hedeflere ikna edilmesiyle nelerin, nasıl başarılacağını göstermişti.

O, meşruiyet içinde kalarak, herhangi bir baskı ve zulme sapmadan, milli haslet ve haysiyetle Türk milletinin doğruluşuna kılavuzluk yapmıştır. Yaşadığı iç ihanetlerin girdabında çöken bir imparatorluğun temellerinden güçlü, kendine güvenen, milletiyle aynı istikamete odaklanmış bir Cumhuriyet yönetimi ortaya çıkarmıştı.

Gazi Mustafa Kemal  Atatürk, Türk Milletine kast etmek için sıraya giren küresel eşkıyalara karşı milletini uyarmış, milli uyanışa liderlik yapmıştı.

Türkiye Cumhuriyeti onun sayesinde gıpta ve hayranlıkla izlenen bir ülke haline gelerek ateşle çevrili bir vatan coğrafyasında varlık ve birliğine sahip çıkmıştı.

O, ülküleri için yaşadı, en temel ülküsü, temel davası ise, yüksek vasıf ve özelliklerine inandığı aziz milletimizi yönetme sürecinde dönük,  o derin vizyonundaki samimiyetle, "Millete efendilik yoktur, hadimlik (yani hizmet etmek) vardır. Bu millete hizmet eden onun efendisi olur." sözüyle millete hizmet anlayışını nefisinde yaşamaya odaklanırken, salt bugüne değil, yarınlara dönük bir yöneticide bulunması gereken özelliklere model olmuş, mensubu olmakla iftihar ettiği aziz milletine milli mücadelenin en zor günlerinde de hep inanmış, güvenmiş, milletinin de güvenini kazanmıştı.

Milli Mücadelenin ardından söylediği; "En büyük davamız, en medeni ve müreffeh (yani gelişmiş, refah içinde) bir millet olarak varlığımızı yükseltmektir." sözü onun kendini adadığı hedefiydi.

Bu duygu ve düşüncelerle, şahsım ve Eğitimde Kaliteyi Geliştirme Derneği adına, Cumhuriyetimizin kurucusu, büyük önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü aramızdan ayrılışının 81. yılında, saygı, minnet ve şükranla anarken, istiklal ve istikbal mücadelemizin devam ettiği günümüzde; aklını kiraya vermeden, mensubu olduğu aziz milletimize hizmeti, onunla bir ve beraber olarak, her tür çıkardan uzak, hâkimi  olmaktan çok, hadimi olmaya odaklı bir neslin yetişmesine katkı sağlamanın mesuliyetimiz olduğu hususuna dikkat çekeriz…

Büyük Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk'e, onun manevi şahsiyetinde, tarihi derinlikte; dünden bugüne, küresel eşkıyaların askeri ve terör eksenli saldırıları ve iktisadi saldırıları yanı sıra, çıkarlarını müstevlilerin emelleri ile tevhit edenlere karşı, verdiğimiz mücadele sürecinde, gerek yurt geneli, gerek, sınır ötesinde; coğrafyayı  vatan kılma yönünde canını/kanını feda etme özverisiyle mücadeleye devam eden canlara, cümle vatan şehitlerimize, hakka yürüyen gazilerimize, Allah’tan (c.c.) rahmet, yaşayan gazilerimize sağlık ve esenlikler diliyor, şükranlarımızı sunuyorum.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Yorum yazarak topluluk şartlarımızı kabul etmiş bulunuyor ve tüm sorumluluğu üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan kamubiz.com İnternet Sitesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Metin AKGÜN Arşivi