LGS sistemi belli olduktan sonra okullar da nitelikli-siz olarak ayrılmıştı.(Dilim niteliksiz okul demeye varmıyor.) Nitelikli okul meselesi hala tartışılan ve gündemden düşmeyen bir konu olarak önceliğini korumaktadır. Gerçekçi olmak gerekirse veliler çaresiz, öğrenciler tedirgin, eğitimciler ise tepkilidirler.

Yıllarca rüştünü ispat etmiş, halk arasında kalite standartlarını yakalamış bir çok okulun nitelikli listesinde yer almasına anlam verememekteyiz. Mantıklı bir açıklama da halen yapılmadı yetkili makamlarca. Sıfır net yapan öğrencilerin girdiği meslek liseleri de nitelikli okulların arasında yer alması ayrıca bir sorun teşkil etmektedir. Bakanlığın istediği bu değildi diye düşünüyorum. Burada bir iletişim ve objektiflik sorunu var bence. Yapılan istenen şey okulların seviyelerini eşitlemekti. Fakat burada kolay olan yol seçildi. Çıtası düşük okulların nitelikli hale getirilmesi gerekirken, çıtası yüksek olan okulların seviyesi düşürüldü. Böylece seviye yukarıda değil; en aşağı seviyede eşitlenmeye çalışıldı. Ben bu durumu eğitime darbe diye en hafif tabiriyle yorumluyorum. Eski köye yeni adet getiren bakanlık yetkililerinin de bir an önce bu ısrarcı tutumlarından vazgeçmeleri gerekmektedir. Zira yerleştirme döneminde yaşanacak curcunayı hep beraber müşahede edeceğiz.

Son olarak bu sistem değişikliğiyle beraber sınıf tekrarına kalan dokuzuncu sınıf öğrencilerinden onlarca mesaj aldım. Gençlerimizin isteklerine kayıtsız kalmak istemedim. Bu gençlerimizin isteğine bakanlık yetkilileri de kayıtsız kalmamalı. Nezaketen de olsa muhatap almalıdır. İstekleri makul ölçülerde değerlendirilmelidir diye düşünüyorum. Bu gençlerimizin isteği, gelen mesajların ortalamasıyla aynen şu şekildedir. '' Uzak okullara gitmek istemiyoruz. MEB, kimse istemediği yerde okumaya zorlanmayacak denilmişti. Yeni sisteme dahil edilmek istiyoruz. Adrese dayalı olarak okullara yerleştirilmek istiyoruz. Bakanlık bize bu hakkı versin''...