‘’ SIFIR BİR-BİR ZAMANLAR ADANA’DA’’ VE ‘’ EL MARGINAL’’ DİZİLERİ (MEMUR GÖZÜNDEN)

Türkiye ve Arjantin'den iki dizi…

‘’ El Marginal’’ ve ‘’ Sıfır Bir-Bir Zamanlar Adana’da’’: Arjantin dizisi Arjantin’deki cezaevi hayatını, dizideki kurguya göre ‘’ San Onofre‘’ adlı cezaevindeki yaşananların hikayesi ile, Türk dizimiz ise kısmi olarak, Türk cezaevlerindeki yaşananları mizansen olaylarla, dizi karakterlerinin hayat akışında düştüğü cezaevleri aracılığıyla kısmen anlatıyor. Bu iki dizinin ortak yönü ise çok abartı, bazen de gerçek dışı sahnelerine rağmen bazı cezaevi durum ve olaylarına gerçekçi değinmesi…

Başarılı Türk dizisi bence yüzde ellilik pay ile de olsa (ki genel Türk dizilerine göre gayet başarılı bir yüzde), özellikle ilk sezonlarda  bazı gerçekçi kesit ve sahneler sunuyordu. Hangi olayların gerçekçi hangilerinin dramatize olduğuna tek tek değinmek; hem memuriyet disiplini ve etiği açısından hem de kanunen uygun olmamakla birlikte, sadece dışarıdan gözlemlenerek bile rahatlıkla anlaşılabilecek bazı durumları mütalaa etmek, Türk dizi ve film sektörünün, istisnalar haricinde, cezaevleri yaşamına yanlış yaklaşımını ortaya sermesi açısından elzemdir. Zira Türk dizi sektörü ceza infaz kurumlarına, cezaevi memurlarına, özlük haklarına, tavır ve duruşlarına genel itibari ile yanlış değinmiştir. Bu yanlış yaklaşım özellikle cezaevi memurlarına yani infaz ve koruma memurlarına zarar vermiş, onların toplum gözündeki saygınlığına leke sürmüştür. Bu yanlış anlatım ise reyting kaygısından, elde edilecek kâr telaşından ve ‘ büyük kanal’ format ve baskısından ve de emek harcamaya tenezzül etmeyen bir prodüksiyon anlayışından kaynaklanmaktadır. Dizi senarist ve yönetmenleri, ceza infaz kurumlarını işlerken emek harcamadığı ve dolayısıyla konuyu araştırmaya bile tenezzül etmediği için cezaevi yaşamı, memuru, yönetim yapısına dair dışarıdan gözlemlenebilecek durumlardan bile bir haberdir. Mesela bu sefer de benim ismini bile anmaya bile tenezzül etmeyeceğim bir Amerikan dizi formatının kopyası olan Türk dizisinde; kadın kapalı ceza infaz kurumlarında erkek memurun çalıştırılması, cezaevi müdürlerinin üniforma giymesi ve hatta üç yıldızlı rütbe taşıması gibi gerçekle bağdaşmayan, çok ilginç ve bu haliyle gayet gülünç sahneler mevcuttu. Zira Batıdaki bir dizinin emeksiz bir kopyası olan bir yapımdan anca bu beklenebilirdi. Daha önce de bahsi geçmiş olduğu üzere; ceza infaz kurumlarında sanki kamera yokmuşçasına bir senaryo üzerinden de yürüse, en azından bazı kısımlara çok doğru şekilde değinen Sıfır Bir dizisinde, en azından, cezaevi memurlarının ve amirlerinin iş hayatındaki giyimi ile ilgili fahiş hatalar yoktu. Kılık kıyafet yönetmeliğinin incelenmesi ile bile çok rahat şekilde anlaşılacağı şekilde; başmemur, ceza infaz kurumlarına has kendi rütbesi ile, cezaevi müdürü ise cezaevi takım elbisesi ile gayet doğru şekilde mizansen edilmişti ki Sıfır Bir yapımı gerçek kişi ve kurumları anlatmadığını da belirtiyordu. Hatta bunu Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü’nün kısa yazılımı olan ‘’ CTE’’ yi dizideki memur üniformalarında ‘’ CZE‘’ diye düzenleyip aktararak özenli davranmasıyla bile gösteriyordu. Nitekim bütçe ve oyuncu sayısı sıkıntısına rağmen, Sıfır Bir ekibinin amatörce girişerek başladığı ve daha sonra çok da büyük olmayan prodüksiyon desteğiyle yoluna devam ederek büyük işler başaran ‘’ Sıfır Bir-Bir Zamanlar Adana’da’’ ‘ markası-değeri’, Türk cezaevi yaşamının bazı kısımlarına gerçekçi bir şekilde yaklaşmış, anlatım tarzı ve diğer değindiği konularla tüm Türkiye’nin gönlünde taht kurmuş; yönetmen, senarist ve oyuncularının kendisini yarattığı gibi onların da sektördeki yerlerini, kendi ‘ markasının’ üzerinden yaratarak, onlara kendi emekleri üzerinden güzel bir karşılık vermiştir.  Tabi ki bu gerçekliğe ulaşırken Diren İncesu beyin muhteşem oyunculuğuyla hayat verdiği gaddar, paragöz, kötü karakter ‘’ başmemur Necip’in’’ özellikle bazı sahnelerini diziden sıyırmamız gerekmektedir. Yine gerçekliğe değinecek olursak cezaevi yaşamının ağırlıklı olarak işlendiği aynı sezonun bir sahnesinde baş gardiyan Necip’e zıt karakter olan oyuncu Cüneyt Özen'in canlandırdığı ‘’ gardiyan Emre’nin’’, canlandıran başrol oyuncusu ile aynı adı taşıyan ‘’ Savaş Satış‘’ karakterinin baş ağrısıyla birebir ilgilenmesi gibi bir çok sahne şaşırtıcı değildir, çünkü dışarıdan da gözlemlenebileceği gibi hükümlü ve tutuklular infaz ve koruma memurlarına emanettir ve yeri geldiğinde memurlar onlara bir doktor gibi özenle yaklaşmaktadır. İşte bu kadar bütçe ve oyuncu sayısı sıkıntısına rağmen emek kendisini sadece bir sahnede bile belli edebilmektedir ve ‘’ Sıfır Bir-Bir Zamanlar Adana’da’’ benzer gerçekçi başka çok sahne mevcuttur. Yine belirtmekte fayda olduğu üzere abartılı ve yanlış sahne ve kesitler de mebzul miktarda vardır ama bir sanat yapımı ile belgesel arasındaki fark da bu dramatize sahnelerde ortaya çıkar. Sonuçta bir belgesel olmayan ya da en azından belgesel-film karışımı ‘’ Scario’’ filmi gibi bir formatı olmayan bu dizideki gerçekçi kısımlar ve geneli için de harcanan büyük emek için yapımdaki herkese çok teşekkür ediyorum. Sinema filmini sabırsızlıkla bekliyor ve aynı özenin katlanarak gösterilmesini umuyorum…

‘’ El Marginal’’ dizisine geçersek; bütçe ve oyuncu sayısı yönünden Sıfır Bir dizisinin aksine çok çok avantajlı. Bu dizide ise şöyle ilginç bir sahneler mevcut; Arjantin’deki memurların ekonomik durumları ve maddi zorluklar karşısındaki tavırları küçük de olsa bazı kesitlerde gerçekçi şekilde işleniyor. Hatta ‘’ San Onofre‘’ cezaevinin kurum müdürü ‘’ Antin’’ karakterinin, memurlarının ‘ üç kuruş paraya çalıştığını, maddi durumlarının iyi olmadığını’ anlattığı diyaloğu bile mevcut. Hatta bütün karanlık işlerinin aksine, memurunu sıkı şekilde tutan ilginç bir karakter olarak işlemişler ‘’ Antin’i‘’. Türkiye’nin ise Arjantin ile ‘’ ekonomik ikiz’’ olduğu da göz ününe alındığında, Türkiye’de cezaevini işleyen senarist ve yönetmenlerden kaçı Türk memurunun iş yaşamından doğru şekilde ya da cezaevi memurlarının benzer iş yaptığı jandarma ve emniyet teşkilatı memurlarına oranla ciddi şekilde düşük maaş aldığından haberi vardır acaba? Pek tabi ki de işçi mahkumun işini memur yapıyormuşçasına sahneleri olan, memuru adeta çaycı gibi gösteren rezil bir başka ismi lazım bile olmayan yapımı düşündükçe, az önceki soruma iyimser bir cevap tahayyül edemiyorum zihnimde. Hülasa kalitesiz, emeksiz, tek derdi reyting ve para olan yapımlar nerede, ‘’ Sıfır Bir-Bir Zamanlar Adana’da’’ gibi baştan aşağı emek ve yürek olan bir yapım ya da ‘’ El Marginal’’ gibi ilginç bir yapım nerede? Halbuki diğer konularda da gerçekçi ve emek verilerek çekilen yapımlar gözlendiği üzere, emek içeren ve hayatı doğal ve gerçekçi aktarıp anlatanlar halkın gönlünde taht kuruyor ve onların reytingi yüksek oluyor. Bunun en bariz örneği Behzat Ç. yapımıdır ve onun altı sene sonra tekrardan çekilmeye başlanması da büyük bir kitlede heyecan uyandırmıştır.

Türk halkının karşısına emek vermeden çıkan yapımlara imza atanlar en azından cahilce bir anlatımdan nasıl oluyor da utanmıyorlar anlamlandıramıyorum? Yoksa konu ile ilgili cahilliklerinin bile farkında değiller mi?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Yorum yazarak topluluk şartlarımızı kabul etmiş bulunuyor ve tüm sorumluluğu üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan kamubiz.com İnternet Sitesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Mehmet DAĞLI Arşivi